14 Temmuz 2017 Cuma

Paxoi



Sabah demir alan bir teknenin sesiyle uyandım. Küçücük koyda, tüm tekneler dip dibe... Akşam meltem eserken, hepsi aynı yöne baktığı için kimin nereye attığı ne kadar kaloma verdiği yine belli oluyor ama sabah hepsinin kafası bir başka yöne bakarken bunu söylemek çok zor. Dolayısıyla herhangi bir teknenin demir alırkan bizim üstümüze çıkması an meselesi...
Yan tarafta, mendireğe kıçtankara olmuş motoryatın demiriymiş.
Nemrut bir mürettebatı vardı. Selam bile vermeden koydan çıktılar.
Çay suyunu koydum. Kokpitte pinekliyorum.
Rıhtıma baştankara olmuş bir İngliz-sonradan İrlandalı olduğunu öğreniyoruz-elle demirini alırken, zincire geldiğinde takıldı. Yanındaki İtalyan ile karışmışlar belli ki...
Bir süre izledim. Adamcağız hiç üşenmeden tekrar bota bindi sahile gitti İtalyan'a birşeyler anlattı. Yine kendi teknesine geldi ama elle kaldıramıyor. Çaresizce sağa sola bakınıyorlar. Adettendir diye bota binip yanlarına gittim, ne yapacaksam?
Meğer oldukça uzun zincir varmış hala daha suda. Su da çok berrak değil hani. Aşağıdaki durumu değerlendirmek için maske palet şart. Zincire bosa vurup biraz ileri geri yapıp oynatmaya çalıştık ancak pek bir işe yaramadı. Tekrar İtalyan'ın yanına gittik. Onun çıkması uygun olur görüşünde herkes, mantıklı bir adammış. İtiraz etmedi. O çıkınca da İrla
ndalı kendi çapasını rahatlıkla aldı. Selam verip teşekkür ederek ayrıldılar koydan.
Bu arada çay demlenmiş. Bir yandan da ufak tefek tamirler yapıyorum. Solmuş bayrağı değiştirdim. Biraz da büyüktü bizim tekne için, bu sularda fazla dikkat çekiyor. Güneydeki dükkanlarda 150 cm'in altında raşel kumaştan bayrak bulmak mümkün değil. İstanbul'da var. Bir adet yedek getirmiştim onu kullandım.
Bizimkiler kalkınca Ömer Deniz ile sahile çıktık. Fırından ufak tefek birşeyler aldık. Kendi kayığını yüzdürmek istiyor. Birkaç ay önce evde, kendi imkanlarımız ile yaptığımız bir kayık var. Bu seyahatte favori oyuncağı bu kayık. O'nun da ismi Lotus... ))
Bugün çok az yolumuz var. Akşam adanın merkezi Gaios'da kalacağız. Dolayısıyla Lakka'da uzun uzun oyalanabiliriz. Sahilde 2 tane kumsal var. Bir tanesini seçtik, kahvaltıdan sonra teknenin yerini değiştirmeden botla gidip küçük çakıl taşlarının üzerine yayıldık.
Yolda Ömer Deniz'in kayığının direği kırıldı. Moral yerlerde...
Üzülecek birşey yok, bir yaptık yine yaparız diyerek, tekneye döndük. Malum Lotus-yani büyük olan ))- tamirat konusunda gayet donanımlı! Direk denilen ahşap bir çubuk. Şans bu ya verevlemesine kırılmış. Ahşap işiyle uğraşanlar buna parla diyor. Japon ile yapıştırıp, Fransız piyanı ile kuvvetlice sardık. Eskisinden dayanıklı oldu. Yüzler gülüyor...
Herkes tekneye dönünce sabah baktığım, kafada çözümlediğim yeni güneş panellerini bimini üzerine nasıl monte edileceği konusuna yoğunlaştım. Şimdilik fermuarları dikmeyeceğim 4 kenarından el inceleri ile yerine bağladım. Oldu gibi, sert rüzgarda bakalım nasıl duracak? MPPT regülatöre 135 wattlık 2 yarı esnek paneli seri bağladım. Bağlarken önce akü ile iştireklendirmek, sonra güneş panellerini çalıştırmak koruma mekanizmaları açısından önemli.
Lakka'dan çıkışımız öğleyi buldu.
Longos'da durmadık. Buradan merkeze kadar seyirde, açıkdenizde birçok resif tarif edilmiş. Tehlikeli sular. Sahilde de birçok hoş irili ufaklı kumsal var.
Bir tanesine girip demir attık. Paxos'un suyu çok güzel gerçekten. Hoş bir turkuaz mavi deniz hakim bu adalarda. Sebebini bilmiyorum...
Koyun sahilinde ağaçların arasında keman ve akordeon çalan birkaç müzisyen var. Koyun içi müziğin nameleri ile doldu. Çok hoş bir ortam...
Akşamüstü çok da geç olmadan limana girmek istiyoruz. Yer bulmak ile ilgili Gaios'un da kötü bir şöhreti var. Liman gayet ilginç. Çok dar bir kanal olarak içeri doğru kıvrılıyor. Genişliği yer yer on metrel


ere kadar düşüyor. Yer bulmak ile ilgili endişelerimize rağmen yine de içeri kadar girdik. Güney tarafında bir geçit daha var, açık denize çıkmak için. Aslında şehrin mekanlarına çok yakın bir yere yanaşmak güzel olurdu ancak, Mustafa Çam'dan ücretlerin çok pahalı olduğunu duymuştuk. Diğer bir alternatif adaya kıçtankara olmak. Ancak farelere karşı önlem alınması özellikle belirtilmiş. Saat 10 ile 17 arasında feribotun seyrini etkilediği için demirlenmesi yasak olan bölgeye, çok güzel bir ahşap BCC teknenin yanına kıçtankara olduk.
Çocuklara duş banyo. Sonrasında botla karaya çıktık.
Yemek meydanda Del Pescatore'de. Esasen bu civarın sanırım en lüks yerlerinden birisi ancak zaten çok aç değiliz. Çocuklar için menü uygun. Kalamar ızgara, kabak köftesi, cacık, salata ve uzoya 45 E verdik. Çok da fena değil.
Akşam geç vakit, botla tekneye döndük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder