7 Ağustos 2004 Cumartesi

Bozcaada



Sabah teknemizde uyandık. Etrafı toplayıp Ada'ya çıktık.


Bir önceki akşam geç saatte gelen misafirlerimizle, Çamlık'da buluştuk, özlem giderdik.


Onlar Pansiyonda kalıyorlar. Gönül isterdi ki teknemiz birazcık daha büyük olsun ve hep beraber Lotus'ta kalalım, ancak şimdilik bu kadarı mümkün... Umarız ilerde o da olur.


Çamlık'taki çay bahçesinde yaptığımız beraber kahvaltıdan sonra Ada'yı dolaşmaya çıktık, ama tekneyle değil. Arabayla...


Batı fenerinde kekik toplama...


Ayazma'da deniz sefası...


Şehre geri dönme ve tekneyi hazırlama sonrasında, limandan ayrıldık.


Rota Kuzey! Mavri'ye gidip dalıp ve denize gireceğiz.


Yolda bot şişirme...


Mavri ya da Tavşan Adaları, hemen Boğaz'ın çıkışında etrafa yayılmış irili ufaklı bir kayalıklar topluluğu. Yaşam yok. Sadece tek bir deniz feneri. Kayalıklar ve döküntüler bazı yerlerde tehlikeli olabilecek kadar sığ. Dikkatli geçmek lazım.


Bu coğrafya, Boğaz'ın akıntısıyla da birleşince zıpkıncılar için cennet bir yer haline dönüşmüş tabii...


Tamer de sağlam zıpkıncı...


Bozcaada ve civarı da senelerdir av sahamız olmuş durumda.
Eskiden beri söylenip durur "ah şu Mavri'ye bir tekneyle gelsek..." diye, kısmet bugüneymiş.


Bugün kalabalık olduğumuz için öyle uzun uzun dalamadı, ancak 2 porsiyonluk karagözümüz var.


Hafiften de rüzgar çıkınca biz de saçak altına kaçıp, denize girdik, şarapla avuttuk kendimizi.


Hava çok geç olmadan, rüzgarı da kaçırmadan ayıbacağı seyirle, limana döndük.


Hazırlanıp arabayla bu sefer Vahit'e Ayazma'ya geldik.


Koreli'den daha hesaplı.


Menü barbun tava, kalamar, biber borani, fasulye, deniz börülcesi, peynir ve kavun... Ekmeği çok hoştu.


Akşam festival, rock grubunun fanatik dinleyicilerine katıldık, eşe dosta turistik alışveriş,


ve yattık uyuduk...