28 Kasım 2010 Pazar

Motor Tamiri-III

Şu son kalan enjektör için Rıza ustadan rica ettim. Boşmuş o gün, hemen atladı geldi sağolsun. Enjektörlere giriştik, çektirme de var, hepsini aldık ama teki kaldı.
Bu arada Erol Ağabey de geldi...
Ne yapsak? Ne yapsak? düşünüyoruz ama mesele belli, biz bu motoru sökeceğiz ))
Aynen giriştik, önce ıvır-zıvır. Zaten, kayışı, ön kasnakları, pompayı falan sökmüşüz. Kapağı da alalım, hem motorun içini görürüz, zaten rektifiyci de söker enjektörü diye düşündük.
Ok! Tamam!
Kapağa giriştik aynen. Önce üst kapak ve egzantrik.
Ben diğer tarafta egzost, kuler ve manifoldla uğraşıyorum. Rıza Usta solda elektrik aksamını alıyor...
Neyse dağıttık makinayı ama kapak civataları anlamsız. 15 metrik kafalara soktuğumuz lokma ucu, (mutlaka 6 köşeli olacak, yıldız olmayacak, sert metal marka bilinen bir ürün) olacak. Neyse 4 adet lokma uzatma kolunu uc uca ekleyerek, sonra da ayakla kaktrıdık. Mümkün değil, 3 lokma elimizde kırıldı
Taş motoruyla, sallanan kabinde, altımız mazot etrafa fışkıran kıvılcımların mazotla iştiraki olmamasına en büyük gayret göstererek civata kafalarını çürüttük. Keskiyle ve ağır çekiçle-her zamanki gibi- çıkarttık.
Motor silindrler ve pistonlar düşündüğümüzden kötü çıktı.
İş büyüyecek gibi, Rıza Usta ve Erol Ağabey'le bir küçük fikir teattisi: Motoru dışarı alacağız! Atölyeye gidecek mecbur:
Volan koruması, kulaklar, şanzıman, kaplin vs derken zaten dağıtmışız motoru, 50-70 kiloluk bloğu balançina ile kaldırdık, doğru güverteye. Direğin tepesine bağlı motoru kıçtankara bağlı Lotus'un güvertesinde hoppadanak dışarı almamız yarım saat sürmedi.
Bu arada bir de küçük mevzuu oldu, Sanatçı Geçinen Kesim'den birileriyle ama burasının konusu değil. Neyse, dilimiz ısırıp işimizi bitirdik...
Bakalım bu motor işini nasıl yapacağız?

Motor Tamiri derken Arama-Kurtarma

Cumartesi işim erken bitti, gidip şu krank keçesine bakayım dedim. Ama bu işte geniş portföye sahip tiplerin hepsi (Taksim'de Perşembe Pazarı'nda veya Sirkeci'dekilerin) bayağı ekabir tipler. Çoğu öğlen işi kapatıyor...
Kös kös geri geldim.
Erol Ağabey, Kaan teknedeler. Esma ve Tayfun Güler de yürüyüşteymişler Boğaz'da uğramışlar bize, sağolsunlar. Yapacak bişey yok, bari sohbet falan derken telefon çaldı.
Ali (Özer) aradı:
-Mehmet?
-Evet?
-Pendikten çıktık, Adalara doğru yükseldik...
-Eeee?
-Motor durdu!
-Ne diyorsunnnn? Şaka mı?
-Evet evet...
-Neredesiniz tam?
-Cırtt.. Pırtt... sesleriyle telefon bağlantısı kesildi.
Haydaaa buyrun buradan yakın.
Ciddi Lodos var, Marmara tarafı bu havada kesin çok sallıyordur. Kesin ya hava yaptı, ya da pislik tıkadı. Ama neden yelkenle gitmiyorlar ki bu havada?
Neyse, olan olmuş...
İrtibat için Daksar'ı aradık. Telsiz teması istedik. Bence yapılacak şey geri dönüp, Burgaz'ın kuytusunda bir tonoza bağlanmak.
Burgaz lokantalarını arayıp hatta birini organize bile ettik. Teması Daksar sağlayacak, bekliyoruz...
Neyse hemen aradılar, sağolsunlar.
Temas kurmuşlar, durumu anlatmışlar.
Bu arada motor da çalışmış ama, onlar da rotalarına (Boğaz'a gelmek istiyorlar) devam etmişler. Tam girişte bir kere daha stop etmiş mendebur, bir daha aç, üfle falan açmışlar pisliği... Neyse bir şekilde çalıştırmışlar, Kuruçeşme'de durmayıp Poyraz'a yollandılar.
İşin selametle bittiğine çok sevindik hepimiz