13 Temmuz 2017 Perşembe

Korfu-Paxoi




Sabah oldukça basık ve sıcak bir havaya uyandık. Kalenin önünde, demirdeki tekneler miskin miskin sallanıyorlar. Rüzgar neredeyse sıfır.
Çocuklar henüz uyanmadılar. Nalan ile kısa bir istişare yapıp, planı gözden geçirdik. Bu kadar sıcak bir havada araba kiralayıp adayı gezmek bana göre eziyet olacak. Orjinal planı revize edip, Korfu güneydoğu sahilini tekneyle yapmaya karar verdik. Ada aslında oldukça büyük ve tarihi. Eminim ki gezilecek görülecek birçok yeri vardır. Ancak bugün karadan bir seyahat için hava çok sıcak, hele de çocuklarla.
Mazot ihtiyacımız var ve hala doğru düzgün bir alışveriş yapmadık tekne için. Bulunduğumuz yat klubünde mazot bulabileceğimiz sanmıyorum. Kalenin kuzeyinde Gouvia marina D-Marin tarafından işletilen bir yer. Yolumuzu biraz uzatacak ama orada her türlü ihtiyacı karşılamamız mümkün gibi gözüküyor.  Demi,r alıp dümdüz denizde motorla kuzeye doğru çıkmaya başladık.
Ağaçlar arasında saklanmış bir girişi var. İşaretlenmiş bir kanaldan giriliyor. İçerisi oldukça geniş bir koy. Pilot kitaba göre mazot iskelesi kuzey tarafında. Mazot alırken, hızlı bir alışveriş de yapabiliriz fikri, palamar görevlisi tarafından daha iyi bir plana çevrildi. Alışveriş amaçlı 2 saate kadar konaklamalardan ücret alınmadığını öğrenince aynen marinaya doğru yollandık. İlk pontona rüzgarsız bir havada yanaşmayı Nalan yaptı. Ben tonoz halatını aldım.
Genel olarak derli toplu bir marina. Yunanistan ve adalarda bizde görmeye alışık olduğumuz gibi kaliteli marinalar pek yok. Burası bir istisna...
Market oldukça kaliteli. Doğrusu ürünler üzerinde fiyat etiketi olmamasından şüphelenmemiz lazımdı ama basiretimiz bağlandı. Sanırım tüm tekne seyahatlerimizin en pahalı alışverişini yaptık!
Fiyatlar meğer Nişantaşı Şütte ayarındaymış. Kuyrukta arkamızda bekleyen onca kişiden utandığımızdan, tıpış tıpış ödedik ve çıktık.
Ancak Nalan sağolsun, aldığımız malzemelerden gerçekten de çok güzel şeyler yaptı yolculuk boyunca. Malzemeleri tekneye yerleştirip, telsiz ile çağrı yapıp marinadan ayrıldık.
Rota güney. Kalenin yanından geçip, şehri takip ederek aşağıya doğru iniyoruz. Kartpostal simgesi haline gelmiş Pondikonisi'ye denizden baktık. Sığlık sebebiyle çok yaklaşamadık. Devam.
Benitses'e gelmeden hemen önce, deniz kenarına yapılmış muhteşem bir evin neredeyse bahçesine demirledik! ev sahibi pencereden baksa, burun buruna geleceğiz.
Biz durunca, sağımıza solumuza da bir dolu charter teknesi geldi, onlar da demirlediler. Bu bölge charter açısından çok zengin.Genelde belli tip davranış ve seyir planları var. Bunun dışına çıkmayı pek sevmiyorlar. Biz de chatre teknelerinden uzak durmak için bazı taktikler geliştirdik.
Mesela genelde kıçtankara durmayı sevmiyorlar. Alargayı tercih ediyorlar. Dolayısıyla garip yerlere, özellikle de derin suya demir atıp, kıçtankara olmak daha da çok hoşumuza gitmeye başladı!
Genelde limanlar çok popüler ve yer bulabilmek için erken saatte girilmesi tavsiye ediliyor. Ancak o saatte yanaşınca çocuklar sıcaktan bunalıyor, keza biz de. Dolayısıyla limana mümkün olduğunca geç girmek genel prensibimiz halini aldı. Limanda yer bulamazsak alargada kalıyoruz. Hem bu şekilde sabah kalkınca denize girmek açısından da çok iyi oluyor. Şehrin gürültüsünden uzak olmak da cabası.
Benitses Korfu'nun eğlence merkeziymiş ancak biz bu açıdan bir arayış içerisinde değiliz. Sahile çıkıp kumsalda biraz vakit geçirdikten sonra çocukların şişme hayvanlarını botla tekneye çekerek getirdim. Çok eğlendiler.
Öğle yemeği biraz brunch gibi oldu. Sucuklu yumurta, peynir, zeytin, salata ve çay.
Aşağıya doğru yola devam ediyoruz. Sıcaklar öğleden sonra iyice artınca Petriti'den hemen önce bir deniz molası daha verdik. Petriti küçük bir barınak ve önünde alargadaki birçok tekne ile bana çekici gelmedi. Paxoi Lakka Koyu yaklaşık 15 NM mesafede. Buralarda oyalanacağımıza biraz yol yapalım mantığı ile rotayı Levkimmis Burnu'na çevirdim.
Oldukça sığ bir koy, çok açıktan geçmek gerekiyor.
Korfu'nun güneyinden çıkınca açıkdenizden gelen kaba dalgaları dengelemek için cenova açtım. Motor yelken ilerliyoruz.
Koya varmamız neredeyse akşamı buldu. Oldukça popüler, masmavi suyu olan güzel bir koy Lakka. Dışarısı biraz solugan alıyor, her yer tıklım tıklım dolu. Önümüzden büyükçe bir yelkenli içeri girdi. Ondan cesaret alıp, peşine düştüm. Rıhtımda yaklaşık 100 yıllık bir, kabasorta armalı ahşap bir tekne var. Zincir döşemiş. Onun zincirine takmamaya azami dikkat ederek en son tekne olarak demirledik. Dip uygun, hava sakin. Genel prensibin tersine çok az kaloma verdik. Uzun kaloma vermek, dip dibe tekneler arasında çapariz çıkartabilir. Gerekirse ikinci çapayı da atarım diye düşünüyorum.
Bu sene ilk defa, yedeğe aldığımız 25 kg'luk deltayı ikinci bir makara yaparak, başüstüne aldım. Bazen tandem, bazen sansabosa (Hammerlock) bazen de uzun kalomalı yedek demir olarak kullanıyorum.
Koy ve ortam çok hoş. Daha çok Heybeli veya Burgaz gibi bir görüntüsü var. Ağaçlartın arasındaki evler çocukluğumu hatırlatıyor biraz. Denize girmek için biraz geç kaldık. Ama hoşgeldin kokteyline hep zaman bulunur!
Hava iyice kararmadan botla sahile çıktık. Botu hep Ömer Deniz kullanıyor. Genelde herkes demirde kalıp, bot ile sahile çıktığı için rıhtım bot cenneti gibi. Bir yere girdik bağlandık.
Her yer oldukça kalabalık. Biraz da yer bulma endişesiyle sahildeki ilk tavernaya oturduk. Halbuki asıl içeride birçok alternatif ve tarzı hoşumuza giden farklı farklı birçok mekan varmış. Ertesi sabah geri gelmek üzere fırını gözümüze kestirdik. Biraz ara sokaklarda dolaşıp, bot ile tekneye döndük. Yattık uyuduk.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder