1 Eylül 2007 Cumartesi

BOZBURUN-YUNAN ADALARI-GÖCEK/2007-VIII

RODOS-GÖCEK
Ağustos bitti. Bir koca uzun Ağustos daha sona erdi, bir yazı daha bitirdik yani. Hoş geldin Eylül, sefa geldin. Eylül iyi başladı. Palace of Grand Master bizi bekliyor sabah 9:30 gibi ordayız. Çok büyük, çok güzel. Mutlaka buradayken görülmeli, Grand Marta sıkı bir şey ortaya çıkarmış. Minik bir kahvaltıdan sonra sorunsuz demir alıp (Mandraki limanı üst üste alt alta demirlerle meşhur) ayı bacağı pupa 70-750, hedef Göcek… Harika, sorunsuz, rahat bir yelkenle açık deniz seyri. Rodos’u çabucak geride bıraktık. Son derece keyifli, güzel bir seyirden sonra Peksimet adası gözüktü ve geçiverdik. Artık Göcek koylarındayız. Çocukluk hatıralarım, ilk hikayelerimin geçtiği yerler. Hafızama kazılmış resimler, anılar. Ama burası orası mı? Tekne tekne üstüne, koylar restoran olmuş, yüzlerce tekne, insan. Cennet koylar işgal altında. Yine bile güzel, belli. Biz devam ediyoruz, hiç durmadan. Tersaneyi, hamamı, kapıyı hepsini teker teker geçiyoruz, kapağı Port Göcek’e atıyoruz, en harika marina, eşsiz bir tekne durağı. Eşsiz olduğu için olmalı çok da pahalı. Napalım duruyoruz. Türkiye’de karaya ayak basıyoruz. Toplam 190 mil civarı yol yaptık, 8 gün, 40 lt civarı mazot yaktık, 5 Yunan adasını gördük. Göcek’e girerken Blue Diamond’a tekrar rastladık, yan yana geçtik, hararetle birbirimize el salladık.Port Göcek de Cafe Port var, sahibi Orhan Taner, gece 2:30’a kadar takıldık, İdil’in eskiden tanıdığı bir arkadaş. Orhan’ın çok iyi seçilmiş bir ekibi var. Başarılı bir yer. Sabah uyanabilirsek kahvaltıya mutlaka oraya gideceğiz. Sevgili güzel, güvenli teknemize dönüyoruz., Port Göcek’in göl gibi suyunda, çam ağaçlarının altında, ağustos böceklerinin sesleri arasında kıpırdamadan bizi bekliyor, kendimizi yine uykuya teknemizin karnına bırakıyoruz.