28 Mayıs 2014 Çarşamba

Marathi-Patmos

22 HAZİRAN Cumartesi
Pazardan itibaren hava azalıyor. Amorgos geçişini erteleyelim diye düşündük, Ege kanalını geçeceğiz diye deniz domuz yemeye hiç gerek yok. Belki Patmos ara durak yapalım diye düşünüyoruz. Kahvaltı ve sonrası biraz tamirat yaptık. Lotus'un her zamanki işleri. Bu seferki kemere vinçlerin bakımı. Malum en kötü bakım, en iyi tamirden yeğdir!
Rota Patmos. Mahir ağabeyleri de ikna ettik. Onlar da geliyorlar. Gerçi  yeni rolü sebebiyle sakin bir yerde kalıp, çalışmak istiyordu. Ama bir yandan da özellikle Amorgos'u görmek ve seyir yapmak için de yanıp tutuşuyorlar. Hepimizin ara ara takıldığı paradoks! İş ve zevk arasında bir seçim yapmak... Zevkli işleri olanların seçimlerini burada tartışmaya gerek yok, şimdilik )))
Sonuçta çıktık. En az 30 knot'larda bir rüzgar, dar apaz geliyor. Mendil kadar yelkenlerle zıpkın gibi gidiyoruz. Motor stop. Tam Melih ağabeyin sevdiği havalar. Dümeni kimseye bırakmayacak... Ekibin diğer  kısmı uykuda. Mahir hemen arkamızda, camadanlı tek cenova motor desteği ile geliyor. Ana limanın hemen kuzeyindeki koya girdik demirledik. Oldukça rüzgarlı. Belki burada kalır analimana karayoluyla gideriz, bakalım.
Mahir Ağabeyin üzerine demir atıp, bordaladık. Kısa biraz sohbet, muhabbetten sonra fazla oyalanmayıp biz analiman için yola çıktık.
Koyun girişinde devasa bir yolcu gemisi var. Burası St John Manastırı sebebiyle din turizmi açısından oldukça popüler bir ada. Konunun o tarafı bizim ilgimizi çekmiyor...
Rıhtımda yer bulup, kıçtan kara olduk. Alargada çok şık bir, kırmızı yelkenli  var. Tek direk 4 gurcata. Uzun uzun seyrettim. Belli ki standart üretim bişey değil.
Herkes etrafa yayıldı. Ben yolda gelirken kopmuş rüzgar jeneratörü terminali ve elektrikçiden Baluna için 10 Amp cam sigorta aramaya gittim. 5 lik buldum. Şimdilik idare eder, 10'luğa kıyasla daha sık atacağı için çokça aldım. 
Şehre yürüdük. Teknede kimse kalmadı. Pasaport görevlisinin kontrol  ettiğini söylenmişti.
Şehir sokaklarında dolaştık, birşeyler atıştırdık. Evren, Melih ve Selma Ömür alışverişe gittiler.
Mahir Günşiray'lar koydan çıkıp ana limana gelmişler. Onları karşıladım. Açıkta alargada kalmayı tercih ettiler.
Şehrin sokakları beraberce dolaştık. Sonrasında limanın hemen arkasında, bir lokantaya oturduk. Ömer Deniz bir su tabancası aldı, ortalığı terörize etti.
Restaurantın hemen yanındaki gözlükçüden gözlük 5 Euro ve bol Taksim Direnişi sohbeti. Uzun yıllar İstanbul’da yaşamışlar.

Tekneye özellikle geç saatte vardık, kontrole takılmayalım diye. Şimdilik asayiş ber kemal! Yattık uyuduk.