23 Ocak 2010 Cumartesi

Ortaklık...


Haldun çok yoğun iş programından ancak fırsat bulabildi ve sonunda Türkiye'ye döndü.
Döndü ama benim hiç istemediğim düşüncelerle döndü...
Kafasında bu konuyu ölçmüş, biçmiş ve 47 Jeanneau'nun bizim için çok büyük olduğuna inanıyor.
Ne yaptımsa olmadı, ne dedimse ikna edemedim.
İstemediği birşey için O'nu daha fazla zorlayamam.
Teknecilikte 6 yıl, hayatta 30 yıllık arkadaşlığımız adına "peki" dedim...

-Ne yapacağız?
-Gayet kolay...
-Lotus'u ben alacağım.
-...
-Senin ne kadar paraya ihtiyacın var?
-Hmmm

Haldun'un sorgusuz sualsiz Lotus'u kendi üstüne alması ve çıkartıp yarısını satın alması çok olgun ve güzel bir davranış olmakla beraber, henüz tam olarak bizim işmizi görmüyor.
Bu kadar büyük bir tkneyi, ne kadar ucuza alırsak alalım tek başımıza bakmak ve masraflarının altından kalkmak, doğrusu bizim için lüks.
Teknede ortaklık için hep kötü şeyler söylenir. Bozulan arkadaşlık-dostluklardan, arası açılan ailelerden dem vurulur durulur. Ben hiç bu fikirde değilim.
Mutlaka zor bir iş. Ancak sınırlar ve amaçlar iyi belirlendiyse neden olmasın? Haldun ile 6 yıldır devam eden "tekne ortaklığımız" doğrusu o kadar başarılı oldu ki artık bu konuda rahat konuşabilirim.
En nihayetinde hiç birimiz günümüz koşturmacasında bir yelkenli tekneye yılda 2 aydan fazla vakit ayıramıyor. Bu tür tekneler de, benim inancım çalıştığı sürece işleyen unsurlar. Orada boş duracağına, tanıdıklardan ya da arkadaşlardan birisinin gitmesini her zaman tercih ettim. Hep de edeceğim sanırım...
Bu iş paylaştıkça güzelleşen bir iş...

Dolayısıyla yeni ortaklar bulmak amacıyla bakınmaya başladık...
Bu projenin bizim için ne kadar önemli olduğunu bilen aile, bu aşamada inanılmaz destek verdi. Nalan'ın bitmez tükenmez enerjisiyle herkesi organize etmesi sayesinde Ankara tarafı "OK" verdi...
Ancak hala eksiğimiz var...
Son desteğin nereden geleceğini o zaman kesinlikle tahmin edememiştim, doğrusu.
Şimdi önümüzde bir Karacasöğüt seyahati var. Nalan, Ben ve Erol Ağabey beraber gidip, tekneyi son kez bir alıcı gözle görmek istiyoruz.

9 Ocak 2010 Cumartesi

"Yeni LOTUS"

Meşhur bir laf vardır: "Tanrı'yı güldürmek istiyorsan, O'na planlarından bahset" gibilerinden bişey...


Bu işe ilk soyunduğumuzda, olayların bu şekilde gelişip, bu hale geleceğini hiç bilmiyorduk doğrusu...


Herşey bir kış günü, bir telefonla başladı:

-Mehmet, 2 hafta sonra Marmaris'e gidiyorum. Var mısın?

-Hayrola Serdar?

-Erol Ağabey ile de konuştum, O'nun da beğendiği bir saç tekne varmış. Hem ona bakarız , hem de oralarda takılırız, hava müsade ederse Elif'le seyre çıkarız falan ne dersin?

-Eh valla süper olur. Ateş Ağabey'ler de ne zamandır çağırıyordu... Hadi bakalım...

-Ben biletleri ayarladım, bir de araba kiralarız havalimanından.

-Tamam o zaman!


...dedik ve yola koyulduk.


Erol Ağabey'in düşündüğü tekneye baktık, düşündüğümüz gibi çıkmadı...
Oldukça dökük, sahibine ulaşamadık vs vs...

Sağolsun Ateş Ağabey'ler bizi harika ağırladılar.

Ertesi gün, tamamen tesadüf telefon açtığımız Tuncer Ağabey'lere bir çay içmeye uğramıştık ki, Karacasöğüt muhtarlık iskeleseinde, hemen yan teknedeki satılık ilanını gördük!!!

Neye niyet neye kısmet!


Sahibi eskiden beri tanıdığımız Demir ağabey.

Tekne 1993 model bir Jeanneau. Anahtarı iskelenin eski sorumlusu Bayram'da duruyor, içini açtırdık...


ve hepimiz aşık olduk!!!



8 Ocak 2010 Cuma

Lotus'un yarını...

Bu yazıyı çok zorlanarak yazıyorum, ama
galiba yeni bir dönemece geldik yine...
kaçınılmaz olan bişey belki de...
hayatın ta kendisi gibi kelimelerle avutuyor insan kendini, ama ne çare!

Belki de birden söyleyip kurtulmak...
Lotus'u satıyoruz...

amaç Lotus fikrinden vazgeçmek değil aslında, teknemiz 32 First Beneteau'ya bir alternatif aramaktan çıktı. Bişeyler de bulduk da... bazılarını çok beğendik, diğerleriyle ilgili hala soru işaretleri var! Bakıyoruz, işin bu kısmı hala belli değil...

Belki de bu kriz ortamında satamayacağız, zaten...

İyi haber, ekip aynı...
Haldun'la oturup konuyu ilk konuştuğumuz gece, istersen başkasıyla devam et dediğinde, cevabım belliydi, hala da öyle: "Hiçbir tekne ya da eşya seninle devam ettirdiğimiz ortaklığımızdan daha değerli olamaz"...

Ha ismini yine Lotus olarak tutabilir miyiz? Emin değilim... Konuyla ilgili mevzuat hele bu son değişikliklerle iyice karıştı. Yabancı bayrak okursa galiba daha kolay. Ama şahsen kendi sularımızda sırf ismi tutsun diye bir başka bandıraya geçmek de hiçbirimizn hoşuna gitmiyor. Gerekirse Lotus II olur, ne bilimm III olur...
Bakacağız...

Ama Lotus oldukça, bu sayfalar bu yazılar da olacak o kesin!!!

Selametle kalınız