26 Temmuz 2010 Pazartesi

Çatalada-Yalıkavak



Gece açık denizden geçen iri motorlu tekneler yüzünden iki kez çok ciddi olarak sallandık. Birbiri üstüne bordalamış bu tarz bağlanmalarda, yandan gelen dalgalar, eğer iyi ayarlanmadıysa direklerin ve gurcataların çarpışmasına sebep olup, ciddi yaralanmalara yolaçabiliyor, dikkatli olmak lazım...
Sabah kahvaltıyı ve deniz sefasını müteakiben Pazartesi olmasına karşın, günübirlikçi teknelerin istilasına uğramadan önce kuzeye yollanmak niyetindeyiz. Çok uzun bir yolumuz yok zaten.
Rüzgar çok hafif olarak güneyli...
Yolda aküleri şarj etmesi amacıyla, motordayız. Bir yandan da tekneyi temizliyor ve yıkıyoruz. Kaçırdığımız bir usturmaça Serdarlar tarafından zamanında görüldü ve yakalndı.
Kiremit adasına geldiğimizde artık rüzgar iyice oturdu. 15 Knotun altına hemen hiç inmiyor, ben teknenin içinde bulaşıktayım, Nalan dümende. Karşılıklı açılmış genovalarımızla, Elifim ve Lotus Ege sularında yanyana birer kuğu gibi süzülüyor... Çok güzel!
Serdar'ların uçağı erken, akşamüstü gibi en geç marinaya girip, hazırlanmaları gerek. Biz bir gece daha kalacağız, bol bol vaktimiz var.
Son bir deniz molası vermek için Yalıkavak Koyu içinde, Xuma Beach'in olduğu taraftan hakim lodos sebebiyle vazgeçtik. Koyunbaba tarafına döndük. Küçük Kiremit adası sebebiyle lodostan etkilenmeyen bu koy ve içindeki mütevazı lokanta, hem mutfağı hem de servis veren Bodrum'lu ailesiyle bizi geçtiğimiz senelerde hep kalpten etkilemiştir. Buraya tekneyle gelmek güzel bir tecrübe olacak!
Beton iskelenin olduğu koya 5 metreye funda demir. Hemen arkamızdan birçok günübirlik tekne de aynı demir yerini resmen işgal etti, Allahtan karaya çıkmadılar. Motor ve dingiyle karaya çıktığımız sahilde güzel bir deniz banyosuna ek olarak gayet leziz mezelerden oluşan tadında bir sofraya kurulduk. Yine hesaplıydı...
Zamanında kalktık rota Yalıkavak!
Bizi kısa süreliğine, Serdar'ların pontona aldılar... İki tekne uzağımızdalar. Onlar hazırlanırken biz havuza gittik. Yalıkavak Marina el değiştirmiş olmasına rağmen hala hizmet veren bu civardaki sevdiğimiz tekne mekanlarından birisi. İlk açıldığı yıllardan beri geliyoruz, sevdiğimiz dostlarımız var, hemen hemen hiç bozulmadı ancak tabi çok pahalılaştı...
Teknenin yolda depoladığım atık sintine suyunu (2 numara) atık tanka attım. Marina Mağazasında aradıklarımı (usturmaça kılıfı, pil) bulamadım, vazgeçtim...
Sıcaklar biraz hafifleyince, havuzdan tekneye geçtik. Herkes duşunu almış, medeniyete kavuşmuş olmanın getirdiği rehavete ulaşmış artık.
Akşam yemeğinde Aslı (Ökten) misaifiri ile beraber marinaya geliyor. Güzel bir akşam yemeği sofrasında beraber olduk. Özleşmişiz, uzun sohbet tekneye geçmemizle, havuzlukta devam etti.
Ertesi sabah uçağımız çok erken, taksiyi ayarladık. Sorunsuz bir yolculukla Istanbul'a döndük.
Harika bir havada ve tempoda geçen, güzel bir Yunan Adaları turuydu...