12 Mayıs 2014 Pazartesi

Orhaniye-Göcek Seferi

Bu yazı 2012 Kasım'da kaleme alınmıştır. Geç yayınlanma için özür dileriz... ))

KASIM 2012
Orhaniye-Göcek
Tekneleri Göcek’e bağlama planı. Mahir Günşiray ve Claude zaten oradalar. Taner, Kamil ağabey ve Ömer ile Fethiye’den çıkacak o gruba son dakikada Erol ağabey de katıldı. Biz Lotus’ ta, Erol Akyiğit ve Tayfun Güler ile Orhaniye’den çıkacağız. Tonozları bozup, gece vakti 200 kg ağırlığı tekneye alıp , yol yapıp ertesi sabah erkenden Göcek te olacağız. Plan bu! ))
 Uçağa her zamanki gibi son dakikada yetiştik. Böyle olacağını bildiğim için saatler öncesinden karşıya geçmiştim halbuki, ama değişen bişey olmadı. Normal bir uçuş sonrası Dalaman, ekibin bir kısmı Fethiye bir kısmı Marmaris servisine bindiler. Şimdilik ayrıldık.
Otogarın orada Erol Akyiğit karşıladı. Begonville’de güzel bir sofra sonra herkesle vedalaşıp, tekneye geçtik. Koyun ortasındaki tonozu alırken ilk sürpriz, ikinci çapayı Poseidon’a kurban vermişiz. Helal ettik haliyle, sanki yapacak başka bişey mi var?
Bütün bu işleri bitirip seyre çıkmamız geceyarısını geçti. Simi kanalına girdiğimizde kafadan gelen sert keşişleme ile yelken motor seyrediyoruz. Hava deniz kaldıracak kadar sert değil ama gece ne getirecek bilemiyorum. Yeşilova körfezini geçerken, ön kamarada oltaları hazırladım. Sanıyorum Rodos’u bordalarken güneş doğacak ve o sular Lotus’un av sahaları… ))) Kısmet!
Sabaha karşı yattım uyudum.
Tekne hareketindeki değişiklik ile uyandım. Balık gelmiş. Erol ve Tayfun ağabeyler motoru boşa almışlar, balığı almaya çalışıyorlar. Açık denizdeyiz, yaklaşık 40 cm’lik bir lambuka, tekneye almamız biraz uzun sürdü.
Bir tane de sabah Tayfun ağabey yakalamış, o seferde boşa dahi almadan çekmişler, geldiğinde balık çoktan boğılmuştu dedi... )))
Mahir ağabeyler ile haberleştik. Göcek’e inmişler. Dar boğazdan geçmeden önce Kızılkuyruk’ta yüzme molası. Ekip,daha önce tekneyi  başıboş  bırakıp suda yüzmemişler hiç! Ne var ki bunda? Sanki beni hiç tanımıyorlar?
Taner’ler ise hala Fethiye tarafında oyalanıyorlar. Geceyi geçirmek için, Mahir’lerin su almak için durduğu koyda (at limanı) onlara yanaştık, arkadaşlarını almak için Göcek’e döneceklermiş. Bizde onlardan ayrılıp, upuzun bir halat ile kıçtankara olduk. Tanerler de gelip bizim üstümüze bağlandılar önce. Tam çorba yapmak için balığa girişecektik ki sivrisineklerin saldırısına uğradık. Bu arada balık suya düştü, peşinden bıçak filan biraz karıştı ortalık… Neyse, bizim kafadarlar sinekleri bahane edip, avara oldular. Tam karşımızdaki Göcek adasındaki bir şamandıraya bağlanmaya gittiler, biz de peşlerinden…
Gece Kaan’ı almak için, Göcek’e döndük O da gelince ekip tamam oldu. Bir günlüğüne geldi… Ama sonunda değdi mi diye sorduğumda, gözlerindeki pırıltıdan cevabı aldım… )))
Bayağı uzunca bir sohbetten sonra yattık uyuduk.
Sabah harika bir sonbahar havasına uyandık. Bulunduğumuz yerde deniz banyosu ve sahilde çöp toplama sonrasında bir takım öte beri için Göcek’e yollandık, çöpleri attık. Pazar olduğu için hemen heryer kapalı, istediklerimizi (yağ, yağ pompası vb ) bulamadım. Ufak tefek alışveriş sonrası tekneye döndük.
Boynuzbükü’nde bağlanmış, Mahir ve Taner’leri yakalamak için biraz yelken, biraz motor, seyir yaptık. Yolda pleksi kapının tamiri. Japon ile yapıştırdım. Bunun gibi geniş yüzeyler söz konusuysa tavsiyem hızlandırıcı kullanmalı ve ince akışkan değil jöle kıvamında olan parkeci japonu olarak piyasada bulunan yapıştırıcı kullanılmalı. Erol (Şar) ağabey, ince japonun kapağını iğne ile delerek biraz kurumaya bırakarak da aynı kıvamı elde ettiğini ima ediyor ama ben denemedim. Bilmem.
Keza Talya’da da birtakım tamirler var. Haliyle Erol ağabey ve Ömer olunca ekipte tamir kaçınılmaz.
Göbün’e erken varıp, tekneleri yerleştirmek istiyoruz. Donanımlar uzun sürecek. Yolda her zamanki gibi yarış, geç çıktığımız için az farkla kaybettik. Linki aşağıda… ))
 
Önce iskeleye girdik. Bizim için hazırladıkları tonoz halatlarını kontrol ettik. Ben pek tatmin olmadım. Alain yaklaşık 30 yıldır yaz kış burada yaşıyor. Aslında sert mizaçlı soğuk bir karakter, ama Fransızcamızı kullanarak sohbeti ilerlettik. Her sabah erkenden, motoru olmayan dingisini tek kürekle kullanarak karaya çıkıyor.    Senelerdir, bu koyda hiç sorun olmadığını söyledi.  Karadan ulaşımın olmadığını hatırlattı. Bizim için sorun değil dedik.
Göbün’ün iyi tarafı Sarsala’ya motorla 40 dk’lık yolda. Oradan da havalimanı karayoluyla sadece 17 km… )))
Mahir batıda, ortada ben, en solda ise Talya olacak. Her teknenin karadan ikişer koltuğu, iki de tonozu olacak. Sahilde ağaçlara bağlanmıyoruz, kayalar keskin. Aşınmaya engel olması için, zincir, radansa ve kilit kullanıyoruz. Radansa için ise kasa dikişi. En uygun tipteki halat 3 kollu olanlar.

Kaan ile beraber dalarak hazırladığımız ağır tonoz düzeneğini de yedek olarak tuttum. İyi ki de tutmuşum, kış ortasındaki fırtınada işi çok iyi bildiği iddia edilen, muhtemel Muammer’in yaptığı düğümler çözüldü.
Kış için hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra koya yayıldık. Hava çok güzel. Küçük Lotus'la beraber Kadir de geldi. Akşam kapanış partisi varmış ama biz kalamıyoruz, dönüş uçağımız var.