31 Temmuz 2008 Perşembe

YALIKAVAK-YUNAN ADALARI-BODRUM/2008-VII

VOLKAN
2008 Temmuz’unun son günü. Teknede kahvaltıdan sonra, motosikleti bir gün uzatıp, gündüz gözüyle volkana yollandık. Bizi Vasilis karşıladı, volkan hakkında bilgiler verdi, çeşitli kraterlerin yerlerini gösterdi, çeşitli tehlikelere karşı uyardı, yapmamamız gerekenleri anlattı. Bazı kraterlerin içine giriliyor, hala tütüyorlar. Çıkan gazlar ve taban ateş gibi sıcak. Feci sülfür kokuyor. Oldukça etkileyici, görmeye değer feci değer. Dönüşte Vasilis yanına çağırdı, bayağı bir muhabbet ettik. Mısır İskenderiye doğumlu, New York’ta yaşamış sonra Nisirios’a gelmiş. Babası Emborioslu, annesi Mandrakili. New York’dayken, orayı dünyanın merkezi sanıyormuş, sonra anlamış ki Nisirios dünyanın merkezi. 4-5 ay volkanda takılıyor, sonra Mandraki’de takı dükkanları varmış, orda devam ediyor. 40 lı yaşlarda olmalı, belki de daha genç.
Vasilisli volkanı terk ettik, 3 otobüsüne kadar yalnız Vasilis. Biz tepeye Moni Agiou’ya. Manastırda kimseler yok, volkan ve deniz manzaraları var. Sonra toprak ve zor bir yoldan aşağıya indik, Ag Marina, bizim motor için zor bir yolculuk oldu. Hiç bir şey yoktu aşağıda, inilmesi hiç gerekmeyen bir yer. Çıkışta İdil’in 2-3 kere motordan inmesi gerekti.
Ordan çok güzel olduğunu düşündüğümüz tepe kasabası var, kraterin diğer ucundaki Nikea’ya yollandık. Artık harika demekten sıkıldım ama yok be kardeşim yani bu kadar da olmaz ki, al birini vur ötekine, buraya da gel de aşık olma. Anlatılamaz, görülmesi lazım. Volkan ve deniz manzaraları, Tilos’un görünüşü (geçen sene Tilos’a gitmiştik). Köy meydanında dondurma yedik, kahvenin sahibi yaşlı ama çok çapkın bir arkadaş, İdil’e usturuplu bir öpücük yollamış uzaktan. Karşıki kahveyle (zaten iki kahve var) sıkı rekabet halindeymişler.
Bir de görülmeğe değer bir volkan müzesi var, ona da gittik. Sonra denize girmeye aşağıya Avlaki’ye… Minnacık limanımsı bir şey. İki kayık zor girer. Biz gittiğimizde nüfus 3 kişiydi, umutsuz yere balık avlamaya çalışan sonra da aman nerde bu balıklar diye bakmak için olmalı arada sırada denize giren bir balıkçı, bir de bir köşede beton mendireğin üstünde güneşlenen sevimli bir çift. Biz de beton mendireğin üstune, eh artık bu kadar yol gelmişiz bir konuşlandık. Öyle ahım şahım bir yer değil yani, ama yavaş yavaş pek keyiflendik, yattık, sonra denize girdik, taşlık ve kayalık olduğu için çok balık var, ama bizim adamcağız bir tane bile tutamamış. Bayağı bir balıkları inceledik, yengeç aradık, keyif yaptık, komşularımızla selamlaştık. Sonra giyinip el sallayıp yeniden yola koyulduk. Klasik şekilde bizim oradaki plajın duşlarında meraklı insanların bakışları altında hızlı ve atik şekilde duşumuzu alıp, önce bir tekneye uğrayıp, ordan Mandraki’ye gazladık. Üç beş hediyelik bişiler alıp yemek yiyeceğiz.

30 Temmuz 2008 Çarşamba

YALIKAVAK-YUNAN ADALARI-BODRUM/2008-VI

PALİ
Sabah teknede kahvaltıdan sonra, motorla ana liman ve kasaba Mandraki’ye gazladık. Mandraki bizi çok şaşırttı, harika, şipşirin bir kasabacık. Yunanlıları ve Nisirosluları nasıl takdir ettik anlatamam, vallahi bravo adamlara yahu, bu kadar mı güzel yapılabilir, olabilir her şey, binalar, minnacık sokaklar, pencereler, kapılar, çiçekler, süsler, incecik bir zevk ve bakım, yaratıcılık, hepsi bir arada.
Mandraki’den çıktık, Pali’den geçip adanın en iyi plajı olarak geçen Palia Ammos Beach’e yollandık. Nisiros bir plaj adası değil, yine de Palia Ammos güzel, yürüyerek ulaşılabiliyor. Hippi bir yer, çadırlarıyla kalanlar da var, bir çok insan çırılçıplak durumda.
Ordan dönüşte bizim Pali’deki plajda duşlar görmüştük, banyomuzu bu duşlarda yaptık. Tekneye uğrayıp , volkana doğru gazladık. Volkan yolu Emborios yoluyla aynı, çıkarken bir baktım Dimitris motoruyla iniyor, birbirimizi görüp geçtik demeye kalmadan bir baktık bizimkisi anında dönmüş yanımıza geldi. Durduk, dedi ki akşam Mandraki’de müzik festivali var, mutlaka gelin, yine giyim kuşam, tamamen tarz, ama gidiyor kovboyumuz, İsveçli mi dir? İngiliz mi? Haydi rastgele.
Volkana hava kararırken vardık… Çok ama çok etkileyici, feci sülfür kokuyor, bazen mide bulandırıcı , hala çok sıcak. Havada kararıyor diye çıktık. Emborios’a yakınız, hadi bir uğrayıp bakalım dedik. Hay allah yaa, bu kadar mı şirin sevimli güzel olur? Çıkamadık Emborios’tan, orda yedik, müzik festivaline de davetli olmamıza rağmen, biraz ayıp ettik belki ama, gidemedik.

29 Temmuz 2008 Salı

YALIKAVAK-YUNAN ADALARI-BODRUM/2008-V

KOS-NİSİROS (Pali)
Sabah kahvaltı ve evrakları aldıktan sonra, çıkışımızı ihbar edip Nisiros’a doğru seyrimize başladık. Yan komşumuz Nisiros’un limanının yenilendiğini ve çok güzel olduğunu söylemişti, girişi de kuzey yerine doğudanmış artık. Rod Heikell’e kaydettim değişikliği.
Hava iyi sertledi, camadan vurmak şart, tekne hiç söz dinlemiyor, Ak Fokas’ın açıklarında hava patladı, 1. camadanı vururken gördüm ki 2-3 araba kırılmış, sanıyorum yelken şiddetli çırpınırken kırılmış olmalılar. 2. dereceden camadan vurulabilir. Bu arada hava da 2. camadanlık şaka maka.
Ben uğraşırken İdil baktı, iki tekne daha uğraşıyor, camadan mamadan ve vazgeçip geri döndüler, marina istikametine. Sabahki haberler, İstanbul yağışlı, o zaman hava kötü olur buralarda, Murat diyor ki 8 hava olacak, ben marinada baktım 4-5 veriyor bizim buralara ama hava 5’den fazla.
Arabaların kırık olması kötü, tüm geziyi 2. camadanlı geçirmek zorundayız ama Bodrum’a dönüşte yaptırırız diye düşündüm, çok çalkalanıyoruz, rüzgar ıslıklar çalıyor, tekneler geri dönüyor, 4-5 arabamız kırık, motor belli devirlerde vuruntulu.
2.camadanla bu havada süper rahat gideriz diye düşündüm, vurduk 2.camadanı, çok az cenova hız 7.5-8 gösteriyor, süper güzel tutturduk Nisiros’a rotayı. Güzel bir seyirden sonra limana girdik (Pali), sağlam esiyor tekne yerinde durmuyor. Bir senelik unutmuşluk yine devrede, yine bot kaçtı, neyse biraz zahmetli manevralarla kıçtan kara yaptık nihayet. Botumuzu da sonradan bayağı muhabbet edeceğimiz Dimitris, sağolsun, baktık küreklere asılmış getiriyor. Dimitris profesyonel dalgıç, İsveç de iş çıkınca gidip dalıyor, onun dışında Nisiros’da evleri boyuyor veya yoluna ne çıkarsa o işleri yapıyor, kendi deyimiyle.
Onun yemek yediği yerde yedik sonra biz de. Hemen bize bir kiralık motor ayarladı, 10 Euro günlüğü. Nerelere gideceğimizi anlattı. Emborios’da oturuyormus kendisi kocaman Enoru tarzı bir motoru var, giyimiyle tipiyle bir Nisiros kovboyu, karakter bir insan, iyi birisi, anlattıkları bazen hafif uçuk ama ikimiz de sevdik Dimitris’i.
Nisiros ne zamadır, ilgimizi çeken bir ada, uygun ama aktif bir volkan, üstünde hiç sivrisinek yaşamıyor. Krater ve patlama bölgeleri hala duruyor, görülmesi gerek. Adanın bize verdiği ilk izlenim müthiş hoş. İnsanları, atmosferi, çok çok güzel, pek memnunuz.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

YALIKAVAK-YUNAN ADALARI-BODRUM/2008-IV

ORAK ADASI-KOS MARİNA
Sabah kahvaltısından sonra, tekne arası çeşitli ziyaretler esnasında, Mehmet zincir dolabından biraz su aldığını söylemişti, oraları sıvı contayla biraz izole ettim, sanıyorum artık su almaması lazım, göreceğiz. Bu arada mühim bir olay gerçekleşti, Nalan bize düğünde ona hediye edilen bir kitabı çok tavsiye etti, teknede bize bırakmış, “Urban Tantra”, 21. yüzyılın modern sex metodları. yazarı Barbara sex workshoplar yapıyormuş. Neyse o sabah İdil bu kitabı okumaya başladı, Serdar’da geldi, pek eğlendik, Murat’ın da ilgileneceğini düşünüp onu da çağırdık, ama herhalde o bir “enkaz” olduğundan pek ilgilenmedi.
Neyse, eğlenceli ve sıcak muhabbetlerden sonra, abi hadi biz kaçalım moduna girdik, yoksa hiç gidemeyeceğiz, ille kalın öğlen yemeğine falan derken biz nihayet demir alıp esas rota planına göre yola çıktık. Hedef Kos Marina.
Akşam üstü vardık ve yanaştık Marina’ya. Telsizle mutlaka geliyoruz diye anons etmek gerekiyor, yoksa almayıp limana yolluyorlar.
Bu sefer resmi girmeye karar verdik. Muameleciye verdik, her şey dahil 140 Euro. Biraz yuh aslında. Kendisine 80 Euro alıyor. Uğraşmayalım diye verdik. Hemen arabayla Port Police geldi ve evrakları hiçbir şeye bakmadan imzaladı.
Akşam Kos’a çıktık, şehir turu, yürümeler, güzel bir kasaba aslında zaten, en sonunda kapağı Yunan adalarına attık diye sevindik.
Bir dükkanda büyükbabası Istanbul’da doğmuş çok tatlı bir adamla tanıştık. Beyoğlu’nda distellerysi varmış, yani alkol üretiyormuş, 1940’larda alkol üretimi kısıtlanmaya başlamış, muhtemelen Tekel’e geçiyordu herhalde üretim. Adamcağız da her şeyi satıp Istanbul’u terk etmiş. Telefonunu ve soyadını alıp İstanbul’a dönünce belki üretimhanesinin yerini buluruz ve ona haber veririz diye vedalaştık. Bir de Kos’lu bir Türkle tanıştık, Türkler Kos Town’a çok yakın olan Platanos da yaşıyorlarmış, mutlaka gidin, çok iyi lokantalar falan var dedi ama gidemedik, başka sefere inşallah.

27 Temmuz 2008 Pazar

YALIKAVAK-YUNAN ADALARI-BODRUM/2008-III

KARGICIK – ORAK ADASI
Uyandık, çok güzel bir yer tesadüfen. Kendimi suya atim, çıkınca İdil’de kalktı. Serdarları aradım, onların da teknesi bozulmuş, Orağın hafif açığında öyle sürüklene duruyorlarmış, Murat’ın teknesi de onlara borda olmuş.Meçhul koyumuzdan çıktık gündüz gözüyle, geçtiğimiz yerlerde kayalar, hatta kardinal bile varmış, allah’tan çakmamışız hiçbir yere. Koydan çıkıp sancağa dönünce hemen Orağı gördük, açıkta duran tekneyi de. Serdarlara aborda olduk, nihayet buluştuk yani. Muratla hakan kaptan, üstleri yağ kir motorla uğraşıyorlar, ama hallolacak gibi. Derviş 2 de hafif bir şeyler yedik. Motorları oldu, Orağa demirleyip yüzmeye gittik, gidiş o gidiş. Sağlam bir öğlen yemeği yine ısrarlar falan, o gece üç tekne birbirimize bağlanıp orada kaldık. Elif ve annesinin komik muhabbetleriyle gece ikiyi buluverdi.

26 Temmuz 2008 Cumartesi

YALIKAVAK-YUNAN ADALARI-BODRUM/2008-II

YALIKAVAK –KARGICIK
Sabah Nalan’da geldi, hamile, çok sevindik, vay lan olduk, helal olsun… Şirin bişi katılacak aramıza pek yakında, vay haline şimdiden, artık teknede mi büyür nasıl büyür allah kerim, sağlığı şansı kaderi iyi olsun da keratanın.
Alışverişti, ufak tefek tamirat, temizlik, çıkış işlemleri derken, saat 17 civarı olmuştu bile. Bir de Serdarlar kayınvalidenin meşhur 52 feetlik Beneteau Idyl ile Orak adasında bizi bekliyorlar, yok mok derken Murat Eştaş da arayıp ısrara katılınca, yol üstünde olmamasına ve planlarımızı çok etkileyecek olmasına ve bilmediğimiz sularda gece seyri yapmamız gerekecek olmasına rağmen çok sevdiğimiz arkadaşların yanına gitmeye karar verdik. Yalıkavak – Orak 4.5 – 5 saat, Yalıkavak-Kos ise hadi 2.5 saat.
18 gibi ayrıldık marinadan, Akyarlar’a kadar güzel esti, geniş geniş kısa sürede vardık, sonra kesildi. Gerisi motor, karada iskelemizde hava karardı, ay yok. Zifiri karanlık hiçbir şey görülmüyor. Etrafta çok kayalık var, tehlikeli, dikkatli seyir halindeyiz. Uzun hikaye Serdarlar Kargıcık bükünde ve bulamadık onları. 23:30’a kadar aradık, en sonunda kafamız da bozuldu, bir yere bodoslama daldık, gecenin köründe hiçbir şey görmeden, körleme bir kıçtan kara yaptık. Bir senedir tekne yüzü görmemenin ceremeleri çıktı bu arada, bot kaçtı, ip kısa, falan filan derken bir kıçtan kara olayımız herhalde 20 dakka sürmüştür. Neyse adam gibi bağlandık, sağlam duruyoruz. Merak ediyoruz, neredeyiz diye. Sabah olunca anlayacağız. Orak ve Kargıcığı bir şekilde geçtiğimizi tahmin ediyoruz ama nasıl olur anlayamıyorum. Orak’ın fenerini bile görmedik hiç. Neresi neresi hiç anlaşılmıyor gece karanlığında. Yemek bile yemeden yattık ki bu durum rejim durumunda olan beni memnun ediyor.

25 Temmuz 2008 Cuma

YALIKAVAK-YUNAN ADALARI-BODRUM/2008-I

YALIKAVAK
İdil ve Ben (HM)
Tekneyle hasır nesir olmayalı nerdeyse bir sene oldu, iple çektiğim(iz) buluşmamız nihayet gerçekleşecek. Istanbul’da saati yanlış bildiğim için kaçırdığımız uçaktan bir sonraki başka bir uçakla akşam Bodrum’a vardık, terlik gibi bir şeyler aradıktan sonra minibüse binip yallah tazzik Yalıkavak’a. Mehmetlerin bir aylık gezilerini biraz dinleyeceğiz, hem pek merak ediyoruz hem özledik.
Tekne bir iki eksiğine rağmen fena durumda değil. Eşyaları içine alıp bara iki kadeh içmeye gittik, Mehmet de oraya geldi, Nalan uyumuş. Nalan’ın çok yakın arkadaşı Zeynep ve kocası Koray Yalıkavak’da yazlıkta kalıyorlarmış, Mehmetler de oraya taşınmışlar.
Herif ful saç sakal olmuş, gezilerini ana hatlarıyla anlattı, daha çok teknedeki eksikliklerden konuştuk. Inventör çalışmıyor, halatlar uçmuş, halat azlığı var. İnventör çalışmadığı için çakmak şarjı bulmak lazım telefonlar için. İkişer kadeh şaraptan sonra, bonne nuit…