30 Haziran 2010 Çarşamba

Adaboğazı-Bozburun

Bu akşam Mustafa, Bahar ve Celal Özdemir Istanbul'dan gelecekler. Onları almak için en uygun yerin yine Bozburun olduğuna karar verdik. Araba Selimiye'de, akşamüstü erken yanaşırsak bir dolmuş ile zaten yol üstü Selimiye'den arabayı alır, Havaş ile Marmaris'e gelecek ekibi toparlar Bozburun'a döneriz diye düşündük..
Öyle de yaptık.
Ama önce güzel bir tekne hazırlığı...
Büyük teknelerin bence tek kötü tarafı "yanaşmaları" veya "bağlanma ücretleri" değil, kesinlikle...
Asıl zor olan TEMİZLİKLERİ!!
Yeni Lotus, boy olarak eskisinden sadece 3-4 metre büyük olmasına rağmen, yüzey olarak 2 katı, volüm olarak 3 katı fazla! 4 kişi canla başla temizledik, sildik, topladık. Neredeyse 2-3 saat sürdü... Bu da tam bir temizlik değildi! Sezonluk temizlik olacak olsa, kesin çok daha uzun sürer eminim...
Ama tekne pıspırıl oldu.
Ağır misafirleri "ağırlamaya" hazır artık ))
O yorgunluğun üstüne deniz sefası ve kahve sonrasında üzerimizdeki bıkkınlığı silkeledik ve 2 gündür bağlı kaldığımız yerden demir alıp çıktık. Yelken seyriyle Bozburun'a geldik. Liman içi yine kalabalık, kesin bir takım demirler dipte halvet olmuşlardır bile ))
Hemen Hidayet Kaptan'a bir telefon (Gül Kafe-0252 4562660). Rıhtımdaki piyadenin yanı müsaitmiş, tarif etti geldik. Uzun demir serip kıçtankara olduk, yine "uzun" dümen palası meselesi... Tam yanaşamadık, ama hallederiz bir şekilde.
Hemen sağımızdan elektrik-su almak mümkün. Kaptan'dan biraz takviye yaptık. Tekneyi toparlıyoruz, orayı burayı derliyorum, sahilden bir ses: "Ben sizi tanıyorum!" dedi ve gitti...
Kimdir diye sordum kaptana, "ser veririm, sır vermem" deyince olay daha da bir acayipleşti... Bu sırada iki de süpriz misafirimizle karşılaştık. Esperanza'dan Atilla Ağabey ve Noyan Bakır. Buyur ettik, teknemizi gezdiler, teveccühlerini belirttiler, hoş-beş sohbet sırasında, biraz önce sahilden seslenen "tanınmayan" kişinin aslında bir GeKo olduğunu öğrendiğimiz Cem Korsan da katıldı... Foruma girer, okur ama hiç yazmazmış.
Hep diyorum, "birbirini çok iyi tanıyan ama hiç görmemişler klubü" burası diye, ama anlatamıyorum kimseye. Yani o kadar yol geldikten sonra tanıdık-ama tanışılmamış birisiyle görüşmek insanı farklı şekilde duygulandırıyor!
Olayımızı dinledi, ben sizi Selimiye'ye bırakırım dedi. Ailecek zaten Çeto'ya uğramayı düşünüyorlarmış, nasıl teşekkür etsek azdır...
Hep beraber yola düzüldük, Çeto da Yunus Reis'e kavuşmuş olmanın huzuruyla, ağzı kulaklarındaydı. Vakitlice ayrıldık, Selimiye'den pazar işlerini hallettik. Bir kova ve bir de hamak aldık! Sonra Marmaris'ten elektrik eksikleri temin ettik. Mustafa'ları terminalden aldık, aynı yolu tangır-tungur geri geldik.
Bozburun'a geldiğimizde hava kararmıştı, coğrafyayı göremediler ama bizi harika bir yemek bekliyordu! Nalan ve Nihal mükemmel bir sofra donatmışlardı... Keyfimiz yerine geldi, tüm yol yorgunluğunu unuttu herkes...
Yattık uyuduk.