19 Mart 2010 Cuma

Tamirat

"Hadi kalk, şu şanzımanı takalım artık" sesiyle uyandım...
Saat sabahın 06.30'u...
Henüz kargaların ne yaptığını bilmiyorum, ama horozlar sabah vokallerine henüz başlamışlar. Erol Ağabey'in adetidir, oldum olası salonda yatar ve en erken uyanır.
Uyanınca tabi beni de kaldırdı, ama bunun sebebi bana itiyacı olduğu için değil, motorun "tam üstünde" yatıyor olmam!
47 Jeanneau'nun bir özeliği var...
Tekneye biner binmez farketmiştik...
Alışık olduğumuz usullerden farklı olarak, motor salonun tam ortasında oturma grubunun altında. Masanın mutfak tarafındaki koltuğu bir mekanizma ile kaldırınca motora 4 bir yandan ulaşmak ve "girişmek" mümkün...
Önde ve arkada uyuyanları kaldırmamamaya çalışarak bir yandan alet edavatı salona yığıyorum, bir yandan da Erol ağabey'in istediği, Istanbul'dan getirdiğimiz hangi parçanın hangi çantada olduğunu hatırlamaya çalışıyorum...
O gürültüye dayanamayanlar birer ikişer kalkındı ve sabahın daha 7'si olmadan koca teknenin salonu küçük bir atölyeye dönüşüverdi bile...
Şanzımanı taktık...
Buzdolabı kompresörünü söktük,
Ön takım ve kayışları çıkarttık triger kayışını kontrol ettik...
Devridaime baktık...
Devridaim pompasını söktük...
Redresörü taktık...

Marşa bastık, tıkır tıkır çalışıyor makine... ))
İşini tamamlamış adamların huzuruyla, oturup soluklandık. Kahvaltıya kalmadan teknenin büyük oranda işi bitmişti neredeyse...

Ya da biz öyle zannediyorduk.
Meğer yanılmışız...

Her iş bitip ortalık saknleyince, Ben ve Cumhur arabayla Marmaris'e geçtik. Alınacak öteberi, alışveriş ve eksikleri tamamlıyoruz. Akşama 3 kişi daha gelecek...
Ömer, Serdar ve Kaan. Ekip büyüyor ))