26 Haziran 2010 Cumartesi

Selimiye

Sabah erkenden kalktım. Emre'yi de kaldırdım.
Serdar uyandı ama kızlar uyuyorlar, kahvaltı tekliflerini kibarca reddedip vakitlice yola koyulduk.
Marmaris içinde Tansaş'ta alışveriş...
Arabamız "düldül" ile tangır-tungur yol ile Selimiye...
Lotus koyun tam ortasında, mağrur ve yalnız salınıyor...
Çeto çardakta, kucaklaştık, hasret giderdik.
Atilla Ağabey de (Esperanza) henüz gelmiş, hemen yandaki mendireğe, kıçtankara etmiş. Teknede değildi, selam bıraktım.
Buzdolapçı Hasan Usta gelince, hep beraber açıktaki tekneye geçtik. Emre tekneyi keşfeder, her yerini ankat ederken, biz motordan tahriğini alan sistemi yaptık, gazı bastık. Elektrikte bir gariplik var ama çözemedik, bana anlattı... Şimdilik direkt alacağız. Bu sistem, arabalardaki klimalar mantığı ile çalışan bir sistem, motor çalıştırınca bir kompresör buzdolabına ciddi gaz basıyor, kısa sürede deep freeze gibi oluyor buzdolabı, çok daha az elektriğe ihtiyaç var ve çok yararlı...
Çeto geldi, bizi aldı, iskelede kendimize yer bulduk, akşam gelecekler için kıçtankara olmakta yarar var.
Yaklaşık 20 metreye atılmış, 100 metreye yakın zinciri topladım. Rüzgar yandan basıyor, Emre ile iskeledeki görevlinin de yardımlarıyla zıpkın gibi girdik.
Arabayı ve eşyaları almaya Girit'e gittik. Çeto'dan aperatif balık çorbası. Atilla Ağabey, Utku Ağabey ve birkaç korsan daha vardı, lafladık...
Akşam arabayla tekrar Dalaman yolu, Nalan-Nihal ve Ömer Deniz'i aldık.
Herkes acayip aç. Yolda, Toprakana'yı ıskalamışız, benzer bir su başında oturup güzel bir yemek yedik...
Gece geç saatte tekrar Selimiye'ye vardık.
Bir şekilde tekneye yerleştik, yattık uyuduk.