29 Haziran 2010 Salı

Söğüt-Ada Boğazı



Ertesi sabah harika bir havayla uyandık. Bu sefer, hava ve iklim açısından harika geçiyor. Kuzeyde Istanbul ve Marmara'da ciddi fırtına ve yağış var ancak bu taraflar henüz etkilenmiş gözükmüyor...
Normalde "kuzeyde yağmur-güneyde rüzgar" kuralı henüz bu yaz geçerli değil anlaşılan. Zaten anlamadığımız bir şekilde havalar da tüm yurtta bir değişik devam ediyor, bir türlü bildiğimiz yaz gelmedi.
Octopus Restaurant'ın sahilinden denize girip, güzel tesislerinde duş-banyo aldık. Memnun kaldık. Çok da geç olmadan Bozburun tarafına geçeceğiz...
Aradaki Boğaz'dan geçiş var mı emin değilim, Serdar olmadığından emin olunca üstelemedim. Zeytin Ada'yı dolaşıp, Ada Boğaz'ına geldik. Sert rüzgar esmesine rağmen, 3 metreye funda demir...
Serdar da üstümüze bağlandı. İyi duruyoruz gibi...
Su harika, çok berrak... Deniz sefasından ve balık tutma girişimlerinin sonuçsuz kalmasından sonra ağ örme işine giriştik. Güzel oluyor...
Alev Selimiye'yi çok merak ediyor, daha fazla oralarda oyalanmayıp Burnu dönmeye ve Hisarönü'ne rota tutmaya karar veriyorlar. Onları uğurluyoruz.
Etraf çok da kalabalıklaşmadan kendimize daha az rüzgar alan, kuytu bir köşe arıyoruz. Emre'nin "zıpkın" gibi hareketleri ile tekneyi yerine, tabir caizse "çakıyoruz"! Bu çocuk bu işi öğrendi...
Akşam yemeği için balık projesi, gelen balıkçının ultra fiyat çekmesi sonucu erteleniyor, mecburen...
Yine makarnadayız. Şarap ve cigarillo yanındaki rutin apetizer.
Erkenden yattık uyuduk.