30 Temmuz 2010 Cuma

Yalıkavak-Orak Adası

Sabah erkenden Dişli Ahmet’in yakın gelecekte yerleşmek amacıyla satın almayı tasarladığı arsayı görmeye Yahşiye gittik. Akabinde, tekneye dönüp Erol korsanı da uyandırıp hep beraber eşimin, bizim deniz sefamız süresince misafiri olacağı Hülya arkadaşımızın Yalıkavak’ın en tepesindeki evinde şahane manzaralı ve püfür püfür esen bir rüzgar eşliğinde mükellef bir kahvaltı davetine icabet ettik . Ev sahibesiyle birlikte eşim bizi marinaya getirirken yol üzerinden gerekli tüm alışverişimizi de tamamladığımızda artık geriye marina ayrılış işlemleriyle, mazot alımı kalmıştı.

12:00 gibi artık Yalıkavak’ı iskele vasatta bırakıp rüzgarsız mavi sularda motorla ilerliyor iken ne iyi oldu da geldik diye hem şükrediyor hem de yeni Lotusu tanımaya çalışıyorduk.

İlk girdiğimiz koy olan Gümüşlükte 2 saatlik bir yüzme molası süresince tekne ambarlarını doldurduğumuz mavi alümyon kutudaki likitleri mideye indirme mesaisini yarılamış sayılabilirdik.

Yüzme ve yeterli miktarda likidi tüketme molası sonrasında yine motor seyirle, Orak adası kuzeyinde masmavi renkli suyu olan, güzel bir koyda onlarca tekne arasında kendimize geceleyecek bir yer bulup kıçtan kara bağlandık.

Tabii bu manevrada sevgili Ahmet korsanın crocslarini çekip yüzerek karaya çıkıp, denizcilik dünyasına yeni kazandırdığı gemici düğümleri ! ile kolayca bağlanmamızı sağlaması sebebiyle Erol korsan tarafından ekstra unvanlarla taltif edilmiş bulunmaktadır. Neyse bağlantı sonrasında derhal mesaiye başlayarak o geceki istikakımız olan 70 lik gerektiği en iyi şekilde tüketilerek gece sonlandırıldı.

Bu arada iskelemizdeki tekne komsumuz sevgili Halil Ergür korsanın botuyla Lotusa yaptığı ziyaret pek bizleri sevindirdi. Kendisiyle tanışmış olmaktan ve sohbetinden çok mutlu olduk.

Yalıkavak Marina

Sevgili Ali Özer'in ağzından, Lotus ile yaptıkları Gökova seyahatinin yazısı...
29 Temmuz 2010 Perşembe günü 14:30’da Kavacık’dan arabayla hareketle, Eşim, ben, Erol Şar ve Ahmet Pakin (nam-ı diger “Disli Amet”) korsanlarla birlikte gece 00:30 da sevgili Merem korsanın, sağ olsun bizim icin Yalıkavak marinaya bıraktığı Lotus vapuruna ulaştık. Yoldaki gırgırlarımızı ayrı bir konuda yazmamız gerekse de gece yarısı, Erol korsanın teknede Lotus’un 1. salon 2 nolu barında bulduğu “Lagavulin” single malt whisky’nin dibine darıyı, (yaa dur yapma etme açma canım kutuyu falan dememize rağmen) saat 04:30 a kadar keyifli ve bol kahkahalı bir muhabbete ekerek saatlerimizi 07:30’a kurup yattık. Her ne kadar Çeto korsanın kitabından o kafayla birkaç sayfa okumaya niyetlendi isem de bir iki cümleyle yetinip derhal sızma moduna geçiş yapmışım.