18 Ağustos 2010 Çarşamba

Didim


Nilgün ve Turhan Akman'a çok önceden sözümüz vardı, yeni Lotus ile bir seyir yapmıştık gerçi ama beraber Yunan Adaları fikrine hep sıcak baktılar sağolsunlar. Hep beraber arabayla Sabiha Gökçen'e yollandık...
Nihal Ankara'dan aynı saatlerde başka bir uçakla gelecek...
Zaten o taraflarda, "kara" tatilinde olan Ömer ve Firuz, son dakikada organize olup bizle beraber gelmek istediklerini söyleyince neredeyse bayram yaptık! Süper ekip...
Ama asıl zor organizasyon kısmı diğer teknelerle buluşma bölümünde. Mahir Günşıray ve sevgili Claude, Agathonisi'de bizden haber bekliyor. Arkhi-Marathi-Lipsi üçgeni içinde bir yerde buluşacağız. Haldun Cuma akşamı Sığacık'tan yola çıkacak. İki Lotus'u beraber Leros'ta Hayk'ın evinin önüne demirlemek istiyoruz bu sefer!
Keza Serdar da Elifim ile, Cuma akşamı Yalıkavak'tan çıkacak... Ama Serdar titiz adamdır, yanlarında geçerli vize ve pasaport yoksa boğazına bıçak dayasak, o tarafa geçmez. )))
Yolu kısaltmak için bizden önceki 5 gün boyunca Sergün ve ekibi Lotus'u Karacasöğüt'ten Didim'e getirdi. Başarılı bir seyir olmuş, ufak tefek aksaklıklar haricinde sorun yok.
Didim Marina'dan transfer işini Atilla Bey halledecek sağolsun. Taksi 115 TL, minibüs 165 TL. Sergünleri marinadan alan araç, havalimanına gelen Ömerlerin arabayı geri Bodrum'a bırakacak. Dolayısıyla tekrar Didim'e dönmek zorunda kalmayacaklar...
Yine karışık-kuruşuk organizasyonlar! James Bond gibiyiz ama bir misyonumuz yok... Deniz üstünde daha fazla vakit geçirmek haricinde.
Firuz ve Ömer tekneye çok hoş hediyeler getirmişler. Bir tanesi de saksıda acı biber! Ama asıl süpriz salonun köşesine konan soğan-patates kurtlanmış! İnanılmaz kötü kokuyor, zaten Nalan'ın koku hassasiyeti en üst düzeyde... )))
Didim marina'yı ilk uçaktan, tepeden gördük. Etkileyici...
Dubai'deki otellere benziyor biraz yapı olarak...
Yine teknemizdeyiz, mutlu-kutlu yattık uyuduk