12 Haziran 2014 Perşembe

Amorgos

Yarın akşam Bodrumdan uçaklar var. Melih Ömürlerin ve Evrenin . Biz 2 gün daha teknede kalacağız. Hala tekneyi nerede bırakacağıma karar vermedim. Didim , Gündoğan veya Akyarlar alternatifler. Dolayısıyla bu gece seyir var, kanalı geçip karşı kıyıya yaklaşacağız.
Sabah düzgün bir havada uyandık. Burhan Ağabeyler erken yola çıkıp Astipalia üstünden , güneye seyredecekler, bizden ayrılıyorlar. Vedalaştık.
Sabah uyanmak için; kısa bir deniz banyosu sonrası Melih Ömürü sahile bırakmak için bota bindik. 
Karaya çıkıp, diğerlerine baktık. Hakkı Ağabey Mikonos'a çıkmış. Saat erken Taj ekibi etrafta yok, tekne kapalı. Bizde bir şeyler satın alıp tekneye gittik. Mahir Günşiray'ları uyandırıp, kahvaltı için koydan çıkmaya ikna ettik.
Adanın batısına doğru seyir. Olimpia batığının olduğu koya doğru gittik. Amorgos Luc Besson'un kült f,lmi Le Grand Bleu'nun çekildiği ada. Esasen adayı gördükten sonra, burada ancak bu film çekilebilir diyor insan. Bu batık  da film en önemli sahnelerinden birisine ev sahipliği yapmış. 
Güzel bir boşluğa, bir mağaranın girişine demir attık. Hava rüzgarsız, çok sıcak, biraz deniz muhabettinden sonra, mağaranın gölgesinde dıştan takmanın karbüratörünü söküyorum. Hallederim diye düşünüyorum, bakalım. Biraz zor oldu ama becerdim. Şimdilik aynı çalışmada değişiklik yok, teli takmakta zorlandım, çalıştırıyorsun ama telin kesinlikle değişmesi lazım.
Ahtapot yarışması , kazanan belli değil. Daha adayı gezeceğiz, araba kiralayıp çok da geç olmadan limana geri döndük . Yine alargada demirdeyiz. Polisten uzak olalım daJ
Zorlanarak motoru çalıştırdım. Aman stop etmesin. Herkesi karaya çıkardım. Bir grup Melih ağabeyler araba kiralamaya gittiler. Arabaya doluştuk, ama diğer araba önden bastı gitti. Onları kaybettik. Kısa süre Manastırda durduk. Sonra da  uçurumun kenarına konuşlanmış, açık denize nazır, bir kafeye oturduk. 3 Mitos ve 2 dondurma. Birazdan Melih ve Mahir ağabeyler geldiler, aşağıda yüzüyorlarmış. Evren de kendi turunu yapmaya indi. Sonra Chora'da buluşacağız.
Chora'da eczane seferi. Ömer Deniz için pizza... Buralarda yediğimiz en iyi pizza buydu galiba. İçeride de çipura servisi...

Sonrasında hemen aşağıda Loutra Restaurant. Hemen girişte, sağda. Son akşam yemeği oldukça güzeldi. Şehre dönünce motor çalışmadı, o kadar tamire rağmen. Mahir ağabey çekti bizi sağolsun. Süper bir akşam oldu. Fakat daha çok yolumuz var. Gece seyri ile Leros tarafına geçeceğiz, gece yarısı çıksak ancak sabaha karşı varırırz. Deniz azalmış, büyük kısmını motorla geçtik. Melih Ömür yine dümende...

7 Haziran 2014 Cumartesi

Amorgos

24 HAZİRAN PAZARTESİ
Gece yolculuğu her zamanki gibi etkileyici. Sancak baş omuzluktan sert rüzgar var. Önce rotayı tutturmak için motor takviyesi sonradan kapattık, en son camadan vurduk. Deniz kaba dalgalı.  Çocuklar yalpa sırasında bayağı sarsılıyorlar, ön kamarada rahat edemedikleri için; arka taraf ile yer değiştirdik.  Tekne içinde herkes uyandı, ama kimse kamarasında değil. Dışarı çıkıp kokpite sığıştık hep beraber...Uzaktan ada belli belirsiz seçiliyor. Gün doğumu muhteşemdi. Arkamızda doğan güneş, önde tabak gibi dolunay!

Güneşin doğuşu ile oltaları hazırladım yolladım. Pek bir umutlu değilim.
Aradan  Nikouria adasının kanalından geçip, dünyaca meşhur Agia Pavlos plajının önünde kahvaltı için mola verdik. Deniz çok güzel; Amorgos'a en son 5 yıl önce gelmiştik, ondan beri hiç değişmemiş.
Limana girmemiz ; öğleden sonrayı buldu. Polis çok hiç titiz bir tip. Hiç toleransı yok.  Kıçtankara olmadık, alargadayız. Bot ilk karaya çıktık. Mahirler de bizim gibi yaptılar. Hakkı Ağabey, Mustafa Özdemir ve Tunç korsanlarla kucaklaştık, hasret giderdik. En yakın bir restauranta oturduk. Sohbet ediyoruz.
Katapola Amorgos'un ana limanı. Feribot buraya yanaşıyor. Ana merkes birçok yunan adasında olduğu gibi Chora, yani tepede bir yerde. Sahilde küçük bir kumsal var, belediye plajı tadında. Biz de botla karaya çıkıp çocukları sahilden suya soktuk. 
Eyüp Ağabeyler bizden önce gelmiş. Kiraladıkları arabalarla , adayı gezmeye çıkmışlar. Onlar 2 tekne, aslında Marmaris'ten 3 tekne çıkmışlar ama yolda fire vermişler bir adet.
Akşam yemeğinde belli ki kalabalık olacağız. Mustafa Ağabey  ve Tunç restaurant aramaya gittiler, bulmuşlar. Yemek et ağırlıklı olacak.
Nalan hastalandı. Sık sık kusuyor, bulantı ve ateş var, kıpırdayacak hali yok. Eşten dostan bulduğumuz ilaçlar ile birşeyler başladık. Eyüp Ağabeyler katamaranda kıçtankara bağlı, kıç kamaraya yatırdık.
Biraz ileride limana bakan bir restaurant ayarlamışlar. Toplam 32 kişi. Hemen yanda birde 20 kişilik bir grup var. Dün gece bu restauranta sadece 5 kişinin yemek yediğini söyleyen garsonun gözlerindeki umutsuz ifade aslında durumun vehametini açıklıyorlar.
Evren bir ara dayanamadı, mutfağa girip şirinliği ile destek olmaya başladı. Amaç zaten bana göre yemek yemek değil, bir arada bulunmak. Özetle çok güzel bir sohbetin döndüğü , servisi berbat bir yunan yemeği yemiş olduk.

Akşam Nalan’ı aldıktan sonra çocuklar için ve tekneye birkaç sefer yaptım. Şimdilik iyiyiz.

4 Haziran 2014 Çarşamba

Patmos

23 Haziran 2013
Sabah erken kalktık. Melih Ömür herkesten daha erken kalkmış, dolaşmış. Fırın 9:00 da açılıyor.
Tekneyi alargaya çıkartıp, yakalanmamak  amacındayız. Motoru çalıştırıp, Melih ve Selma Ömür‘ le fırına gittik. Mahir ağabeylerde hareket yok henüz . Dıştan takma  fena değil, bir lisanı var, kendi dilinden konuşulursa götürüp getiriyor. Ama ilk fırsatta iyi bir tamir yapmalıyım…
Geldiğimizde kıçtankara guletlerden birisi bize takılmamak için manevra ediyordu. Çocuklar motoru çalıştıramamışlar. Zamanında geldik, sorun çözüldü. 
Sonrasında demir alıp , Patmos'un güneyine yollandık. Baluna da bizimle . Amorgos'a gelmeyi  onlar da çok istiyorlar, ama hala kararsızlar. Eyüp Ağabeyler, Mikonos ‘tan Pazartesi çıkacaklar. Tunç ve Mustafa Özdemirler ise cumartesinden beri  Amorgos talar, bizi bekliyorlar. Belki Hakkı ağabeyler de Nerissa ile yakalayacaklar grubu.
Güneydeki koyda, kendimize iyi bir yer bulup kıçtankara olduk. Deniz güzel, hemen yanımızdaki  koyda St Paul ‘un mağarasını andıran taş çalışmalar var. Merdivenler falan yapılmış denizin ortasında bir kayaya. Nedendir bilinmez?
Baluna'nın oto pilotu şimdilik olmuş gibi duruyor. Biz Lotus’un ırgatıyla uğraştık, zincir yüklenince zeminden kayıyor. İçine girdim alttan kalın pullar, yaylı rondela ve teflon somunlar le sıktım. Loctite ile sabitledim, somunları. Fena olmadı bakalım.
Akşamüstü Mahir ağabeyden içki takviyesi, hepimiz bir dünya kafa olduk.
Sonrasında karşı koyda gözümüze kestirdiğimiz yerleşime gittik, kıçtankara olduk. Baluna alargada kaldı. Tam önümüzde bir ateş var. Yanında eski bir taverna, orayı tercih ettik. Yiyecekler fena değil gibi. Geceyarısı çıkıp, yol yapıp Ege kanalını geçip Amorgos'a varma planımız var, bakalım. Ben saat  10 gibi artık dayanamadım, Ömer  Deniz'le beraber yattım , uyudum.
Melih ağabeyin uyandırmasıyla kalktım. Motor çalıştırıp çıktık. Baluna'dan ses yok. Yanına yanaşınca kalktılar. Bu şekilde, otopilot bozukken gelmek ve kalmak arasında kararsız. Uzun konuşmalar ve fikir vermeler sonucunda gelmeye karar verdi. Bu gece onlar için uzun ve zor olacak.


Adanın güneyinden çıkacağız, burnu dönünce, tahmin ettiğimiz gibi denizler kafadan gelmeye başladı. Önce  motor ve yelken. Sonra sırf yelken, hatta camadan la küçülterek seyre devam ettik. Baluna hemen arkamızda, biraz uzaktan takip ediyor. Portakal gibi bir ay ışığında, Melih Ömür  tüm gece dümen tuttu !