20 Temmuz 2016 Çarşamba

Sığacık

Tamer ile Cansu geceden arabayla Urla'ya geçtiler. Sabah erken gelip, arabayla bizi alıp uçağa bırakacaklar. Tekneyi marinadan çıkartıp alargaya demirlememiz lazım.
Hava artık o kadar da sert değil. Ancak sert rüzgarda demirlemeyi genelde tercih ediyorum.
Teknelerin zincirlerinin nerede ve ne kadar olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Hafif havada pruvaları karman çorman olmuş alargadaki teknelerin arasına demirlemek en sevmediğim iş.
Dünden su almıştık. Mazotu da Çeşme'de doldurmuştuk. Ondan beri fazla harcamadık zaten.
Çocukları ve valizleri indirdikten sonra Tamer ile ben Lotus'u demir yerine götürdük. Azami kaloma verdik, tekneyi kilitledik, bayrağı sardık, kapı ve heçleri kilitledik. Tekneyi neta edip son bir kez baktıktan sonra bot ile marinaya döndük.
Oradan da havalimanı...
Uzun bir seyahat de böylece sona erdi...

Seyahatin enleri şöyle:
1-Seyahatin sözü:  "Aman, aman, aman" Ömer Deniz'in bottan denize düşerkenki bağrışı
2-Seyahatin Şarkısı: Mamma Mia
3-En güzel yemek yeri. Agnonthas'taki taverna
4-En güzel seyir: Ege Geçişi. Denizin tam ortasında durup yüzme molası vermemiz!
5-En güzel koy: Kyra Panagia hemen kuzeyinde Vrak Sfika
6-En güzel yemek: Psara'da teknedeki kuru fasulye ))
7-En etkileyici manzara: Gündoğumunda Atos Dağı
8-En ilginç olay: Marmaro'da zar zor telefon irtibatı altında Türkiye'deki gelişmeleri izlememiz.