22 Temmuz 2017 Cumartesi

Galaksidi-Korint

Sabah çok sessiz ve sakin uyandık. Şehir bomboş. Hava durgun.
Yanımızdaki alman sabah erken çıkacağını zaten söylemişti. Onlara yardım ettim. Karşılıklı selamlaştık. Tam içeri girip bir bardak çay içeceğim, gürültüyle bir tekne yanımıza girmek için manevra yapmaya başladı.
Sahile çıkıp halatlarını aldım. Belçika bandıralı bir süper Maramu. Güzel kayık.
Sahibi bana türkçe teşekkür edince şaşırdım. Meğer Belçika'da yaşayan bir Türk'müş, karısı Belçika vatandaşı. Birkaç yıldır işlerini oğluna devredip, teknede emekli hayatı yaşadığını söyledi. 3 aydır İspanya'dan beri bu tarafa seyir halindeymişler.  Sohbet ettik. Onlar da 2 gün önce Kefalonya'da olduklarını söylediler. Ancak Argostoli'den geldiğini kuzeye çıkmadığını söyledi.  Onlarla da selamlaştık...
Etrafa bakınıyorum ama görevli ortalarda yok. Dünden kızcağıza parasını ödeyememiştik. Önce gidip Liman Polisi'ne uğrayın deyince kaçırdık galiba fırsatı. Acaba kafeye veya markete mi bıraksam parayı? Ya da komşulardan birine?
Olmadı bir sonraki sefer vereceğiz. Bir seferinde Kos limanında 1 sene sonra ödemiştim görevliye. Hazırlıklarımızı yaptık. Kolay bir manevra ile ayrıldık.
Hemen çıkışta, Aya Georgios kayalığına yakın demir atıp denize girdik. Kısa bir kahvaltı molası sonrası yola devam. Korint Kanalı'na kadar 35 NM yolumuz var. Rota güneybatı.
Dümdüz denizde motorla yol alıyoruz. Hemen hiç rüzgar yok.
Nalan içeride dolapları toparlıyor, ben dümendeyim.
Çocuklar dümen tutmayı öğrendiler aslında ama uzun süre dikkatlerini toplayamıyorlar, henüz.
Bir süre sonra o çıktı, dümeni aldı bu sefer ben teknenin içine geçtim.
Görev Tanımı: Sintine Temizliği
Motorun altında, sintine ile ilişkisi olmayan kapalı bölmede mazot var. Mustafa Ağabey'ler Atina'da karşılaştıkları fırtınada, dalgadan dolayı tıkanması ve temizliğin artıkları. Normalde sadece motorun altındaki bölmede kalması gerekirken, maalesef tekne yan yatınca veya başka bir sebeple etrafa da yayılmış. Motor çalışırken hem sıcaklık hem de hareketli kayış ve üniteler sebebiyle oldukça riskli bir iş bu. Dikkatle çalışmama rağmen 1-2 kere kolumu hafiften yaktım. İyi tarafı düz denizdeyiz, ama bir türlü temizlenmiyor. Normal deterjanlar zaten hiçbir işe yaramıyor. Benzin döktüm bana mısın demedi. Acaba ne yapsam ne yapsam diye sağa sola saldırdığım bir sırada elime fırın temizleme spreyi geçti. Teknede "fırın temizleme spreyi" ne arıyor diye sormayın. Lotus'da herşey var da Nerede? asıl soru bu!! ))
Bu bahsi geçen spreyin, biraz da çaresizlikten kaynaklı çözüm olmasını hayretlerle izledim. Neredeyse 3-4 haftalık eskimiş, yapışmış ve katılaşmış mazot kalıntılarını neredeyse buharlaştırarak, sadece kağıt havlu ile temizlenebildiğini gördüğümde, suyun kaldırma kuvvetini keşfeden Arşimed'i daha iyi anladım. ))
Kısa sürede sintine pırıl pırıl oldu.
Ancak o kadar mazot, kimyasal ve sintine çalışması bir soğuk birayı haketmemizi sağladı tabi. Nalan motoru boşa aldı ve serin sular!
Rota Melangavi Burnu.
Üzerinde feneri olan etkileyici bir burun. Bu saatten sonra Korint Kanalı'nı geçmemeye karar verdik. Korint şehrine gireceğiz. Daha vaktimiz var, güneş hala yüksek. Denize girecek uygun bir yer arıyoruz.
Burnu ve fenerini geçer geçmez, hemen güneyinde bir demir yeri veriyor. Ama ilginçtir su derin ve daha önemlisi hiç de çekici değil. Sahilde bir küçük ev var. Yanında uzaktan önce anlamadığımız bir girinti var. İçeriden bize hızla gelen bir motorbot ile kafa kafaya geldik. Burası bir kanal!
Ama acaba içeride ne var. Karşıdan gelen bottakiler giremezsiniz gibilerinden el kol işareti yaptılar. 20 metre direği olan yelkenli ile diz boyu suya girmeye çalışacağımız gerçekten düşündüler mi? Pek bilemiyorum...
Demir atıp bota bindik.
Kanal çok ilginç, suyu taşmış bir dere gibi dışarıdan içeri doğru akıyor. Bot ile uçarak geçtik...
İçerisi devasa bir göl gibi. Ama deniz suyu. Sahilinde birkaç tane lokanta olduğunu düşündüğümüz yapı var. Kendisi değil ama kumsalı en iyi olana gittik, bot ile demir atıp durduk.
Yüzme zamanı!
Çocuklar burayı çok sevdiler. Kumsal çok hoş, deniz dalgasız, dip de kum.Suya neredeyse 0 (yazıyla sıfır) bir masamız var. Fakat işin fenası tek kelime ingilizce bilmeyen bir garsonumuz var. Bira ve patates istediğimizi anlatmamız yarım saat sürdü, sonunda mutfağa gidip elimle gösterdiğimde, kocaman gülümseyerek "bira-potato" dedi... ))
İnanılmaz cuzi bir para ödeyip, ayrıldık.
Tekneye varmamız, akıntıyı karşıdan alırken daha da ilginç oldu. Bu tür kanallar da akıntıyı arkadan mı yoksa önden mi almak daha iyi emin değilim. Bizimkisi gibi süratli botlarda sorun değil belki ama yavaş olsak sanırım arkadan almak daha da zor olurdu. Bu kanal biraz yarın geçişini yapacağımız Korint Kanalı için sanki prova gibi oldu bize... )))
Biz demir alana kadar biraz da rüzgar çıktı şansımıza.
Korint şehrine kadar zaten 5-6 NM filan var, uçarak şehre gidiyoruz.
Girişinde döküntüler tarif edilmiş. Korint tarih boyunca "delilik" ve "delileri"  ile meşhur olmuş bir şehir ama tabi biz henüz o zamanda bunu bilmiyorduk haliyle.
Limanın girişinde bazı döküntüler varmış, kollayarak girdik. İçeride çok fazla tekne yok, uygun bir beton rıhtıma aborda olduk. Hava sıcak. Şehir belli ki siesta modundan henüz çıkamamış.
Ortalarda kimseler yok.
Welcome Cocktail'i artık klasik halini aldı. Biraz teorik yanaşma ve bağlanma konuştuk çocuklarla. Sonrasında öte beri almak için Ömer Deniz ve Çağla ile şehre yürüdüm. Akşam yemeğinde makarna var, bu sefer teknedeyiz.
Yemekten sonra dondurma ve WiFi bulmak amacıyla şehrin sokaklarına daldık. Genç nüfusu olan bir şehir Korint.   Gençler ve çocuklar sokaklarda genelde 5-10'lu gruplar halinde dolaşıyorlar... Çeteleri var hepsinin )))
Vakitlice tekneye döndük. Yarın büyük gün, kanalı geçeceğiz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder