22 Temmuz 2010 Perşembe

Bodrum-Kos



Sabah kalktık. Bugün sıcak olacağa benziyor.
İlk iş Levent Kaptan'la bot işini konuşmak olacak. Sağolsun, Alpar'ı arabayla yollayarak botun bize salimen ulaşmasını sağladı. Ancak bu yüzden çıkmamız akşamı buldu, malum yelkencinin kol saati yoktur!
Bu arada teknede yapılacak ufak tefek işler var, onları hallettim. Birgün önceden bağladığım redresör tüm gece zıpkın gibi çalışmış. Problem yok.
Teknenin içinde yine su var. Bir türlü nereden geldiğini bulamadık henüz! Sanıyorum tanklardan geliyor ancak 3 tane 250 tankı Mösyö Jano, sintinenin içine tıktığı için, neresinden kaçırdığını anlamak oldukça zor!
Hazır marinada olduğumuzu hesaplayarak, sintine suyunu 5 lt lik petlere doldurup marina atık su sistemine taşıdım. Pet şişe azlığı yüzünden 2-3 sefer yapmam gerekti.
Marina West Marin'den, rüzgar manikası, birkaç ufak tefek malzeme alışverişini tamamladık. Bu arada Nuray ve Shane tekne alışverişi yapıyorlar.
Ömer Deniz ve Nalan teknede...
Sonra bir ara havalanmak için havuza gittik. Burası yeni bir tesis herhalde. marinanın güzel bir yerinde, hemen fenere yakın, Kale'yi karşıdan gören manzaralı bir tesis var ama işletmesi bir garip. Neyse fazla vakit harcamadık oralarda zaten, tekneye geri döndük.
Mazot alıp, marinadan avara olduk.
İlk müsait yerde demirleyip, tüm günün ısınmışlığını Ege'nin lacivert sılarında yıkadıktan sonra, rota Kos!
Batıdan gelen taze meltemle yelkenler doldu, Kos'a neredeyse uçarak 1 saatte vardık. Her zamanki gibi Kos Marina kaput! Analimana girdik korka korka...
Gidenler bilir, sezon ortasında limanda yer bulmak bir meseledir. Fakat biz şanslıyız galiba. İçerisi çok kalabalık değil. Liman C şeklinde. Bir ponton gezi yatlarına ayrılmış, aynı Bodrum Belediye Limanı gibi, bir tanesinde küçük balıkçılar bağlı. Diğeri ise, şehir tarafından uzak, kaleye sırtını vermiş bir ponton. Bence harika. Kale duvarına yaslanmış, yüzyıllık manolya ağacının yaprakları altında bir yer bulduk, nitekim sahildeki görevli de orayı işaret ediyor. Uzun zincir döşeyip, kıçtankara olduk.
Yanımızda kaptanlı olarak charter yapan bir rus aile var, diğer tarafımızda ise devasa bir motoryat mendirek görevi görüyor, Allahtan!
Etrafı topladık, şu bu derken görevli tekrar geldi, "kağıtlar" falan bişeyer geveledi. Tesadüf tam o anda telefondaydım, kafamı salladım onaylarcasına... Adamcağız gider gitmez de tüm ekip olarak toparlanıp kendimizi şehre attık.
Haldun'dan biraz yukarda güzel bir Türk mahallesi ve "Arap Kadri" adında hoş bir lokantası olduğu haberini almıştık. Bir taksicinin yardımıyla kolaylıkla bulduk, yemek tekrar dönüş, şehirde biraz turlama sonucunda saat zaten gece 11.00'i buldu.
Kokpitte biraz yayıldıktan sonra, yattık uyuduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder