18 Mart 2010 Perşembe

Tamir Seferi!




-Bu iş olmaz!!!
-Neden öyle diyorsun Erol Abii?
-Olm, görmüyor musun? Bu kadar eşyayı uçağa almayacakları bir kenara, sırf tek bir binek Toyota'ya 5 kişi+demonte bir elektrikli tuvalet+25 kilo alet takımı+4 sırt çantası ve bir şanzımanla sığamayız zatenn!!
-Yapma yaa??
-Hadi onları geçtim, bu şanzımanı kim topladı?
-Rıza...
-Ehhh. Bu flanşı bunun kesin kırılır, uçağa vereceksin. Onlar atacak orada. Bu incecik bir alüminyum. Kırılırsa da yenisini falan hayatta bulamayız...
-Peki na'apcaz?
-Hmmmm...
-...
-Anahtar takımın var mı burada?
-ooooo!! İstemediğin kadar
-)))

Bu diyalogla başlayan ve tam bir heyecan fırtınası gibi geçeceğini hiçbirimizin, o aşamada tahmin edemediği, basit bir haftasonu seyahatiydi aslında.

Erol Ağabey'in mekanik şefi olduğu, başyardımcısı "ikinci gurcata" Hakan (Irıklı), malzeme tedarikçisi Ömer (Kırcal), chef de cuisine Kaan (Paray) ve genel koordinatörden benden oluşan gruba, son dakikada yardımcı olarak Ferit-Cumhur Öztürk ile Timuçin eklenince başlı başına korkutucu bir kuvvet olduk...
Serdar (İyibudar) zaten kendi teknesine gidiyordu, size her daim yardım ederim dediğinde daha da rahatlamıştık...
Ama 3 haftadır tespit ettiğimiz eksikleri, malzemeleri ve tamir edilen o kadar malzemeyi önce arabaya koyup, sonra uçağa bindirmemiz ve kazasız belasız Karacasöğüt'e ulaştırmamız gerekiyordu...
Karacasöğüt, kış ortasında nalburu bile olmayan bir lokalizasyonda olduğu için, her tür detayı düşünmemiz ve hiç bir nüansı gözden kaçırmamaız gerekiyordu.
Toplam 9 kişiydik ve 3 tam günümüz vardı...
Rıza Usta, Ateş ağabeyin de yardımları ile hafta içi gitmiş ve şanzımanı söküp toparlamıştı. Erol Ağabey'in direktifleri ile, onu salonun ortasında, Nalan'ın ve Ömer Deniz'in şaşkın bakışları arasında söktük. Ufaklık, tüm halıya yayılmış o kadar mekanik aksamın aslında oyuncak olmadığını tabi ki de anlamıyordu...
Söküm işlemi tamamlanınca, bu sefer içinden çıkan transmisyon yağını nasıl boşaltacağımız sorunu çıktı. Tuvalete dökerek çözdük...
Ferit, Cumhur ve Timüçin de gelince, ortalığa saçılmış bir dolu ıvır-zıvırı sırt çantalarına doldurduk. Arka koltukta 70-70 cm'lik demonta elektirkli tuvaletin (sağolasın Taner) büyük yer kaplamasına aldırmadan, 5 kişi tepeleme 1995 model Toyota Corolla'ya sığıştık...
Ki bence bu seyahatte aşılması en zor aşamaydı ))
İkinci zor aşama o malzemeleri iki güvenlik kapısından geçirmek sonra da uçağa almak olacaktı.
Kapıda bekleyen güvenlik görevlilerine durumu anlattık, hazırlıklıydılar... Güya!
Ama önce redresörü sonra 125 parça tamir takımını sonra da dağıtılmış ve yağı boşaltılmış şanzımandan sonra demonte elektrikli tuvaleti taşıyla beraber kutusunda X-Ray'de görünce artık dayanamayıp gülmeye başladılar!
O aşamayı da geçtikten sonra nispeten rahatladık. Artık kabine girerken elimde taşıdığım çantanın içindeki redresörü kimseye açıklayamacağımın bilinciyle, "boştur o" dedim. Hostes fazla üstelemedi, sağ-salim uçtuk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder