Ancak transitlog'un değişmesine gerek yok, dolayısıyla da gümrük olan bir yere ihtiyacımız yok.
Halkidiki'de bu tanıma uyan sadece birkaç yer var. Birisi de Neo Marmara...
Porto Carras marinanın hemen yanında, Sithonia adlı orta parmağın bartı kıyısında.
Doğudaki parmak zaten neredeyse tamamen kara ulaşımına kapalı. Atos dağı olarak bilinen Ortodoks kiliselerin resmi kontolündeki bu coğrafyayı denizden çok merak ediyoruz. Bakalım seyir yapabilecek miyiz?
Neo Marmara'ya sabah geldik. Pastahaneden öte beri aldıktan sonra, şehri keşfe çıktık. Lotus dışarda, geceyi alargada geçirmişler. Yelkenlilerin yanaşması için yapılmış yüzer pontonlar dolu ve riskli geldi gözümüze. Limanın tam ortasındaki beton pontona aborda olmak, hem eşyaları indirip bindirmek hem de yanaşma kolaylığı açısından mantıklı. Kuzey köşesi biraz sığ gibi...
Biz de iskelenin bariyerini kaldırıp minibüsü içeri soktuk kolayca.
İlk işimiz saat 8.30-9.00 gibi açılacağı söylenen Liman Polisi'ne gidip bürokrasiyi halletmek. Pek rastlaştıkları bir durum olmadığı için biraz uzun sürdü işlemler ama sonunda halloldu. Ağaç altında biraz sohbet ve hoş beşten sonra Melih Ömür'ler yola koyulmak üzere kalktılar. Gelişte 8 saatlik bir gümrük geçişi sebebiyle herkes tedirgin. Umuyoruz dönüşte böyle bir trafiğe yakalanmazlar dileklerimizle, uğurladık minibüsü...
Nitekim sanırım Cumartesi olduğu için çok rahat geçmişler İpsala'dan...
Biz marketten bazı eksiklerimizi tamamlayıp erken çıkmak istiyoruz. Tekne formunda, aksilik yok. Ufak tefek şeyler var tabi ama onlar nasılsa yolda halledilir. ))
Lotus'ta tamirat bitmez! Bitince satıp, eskisini alacağız ;))
Limandan çıkar çıkmaz, hemen güneyimizde kalan Porto Carras'a sırf merak ettiğimiz için girdik. Zengin bir Yunan işadamının yaptırdığı devasa bir yatırım. Dap dar bir kanaldan geçilerek girilen marina ağzı, yarış amacıyla dışarı çıkmaya çalışan yelken tekneleriyle zaten iyice karışmış durumda. Onları kollayarak içeri girdik. Ancak içerisi oldukça geniş, gayet modern bir marina. Fiyatı da bununla paralel haliyle. ))
Biz sadece mazot ikmalimizi yaptık, kredi kartı yok. Nakit parayla ödeyip çıktık.
İlk deniz molamızı marinanın hemen güneyindeki koylardan birinde yaptık. Halkidiki yarımadası'nın kendine has bir iklimi. Güney Ege ve Akdeniz'de hakim meltem etkisi burada pek yok. Hava oldukça mutedil devam ediyor. Her havaya kapalı koy sayısı da pek yok gerçi ve mesafeler nispeten uzun ancak bizim gittiğimiz dönemde çok hafif bir lodos estiği için biz pek zorlanmadık. Atos Dağı ikibin küsur metre yüksekliği ile sudan çıkan dev bir kütle gibi, etrafında hep sert rüzgarlar ve hava akımları oluşturması ile ünlü. Bakalım bugün akşam kendisiyle karşılaştığımızda bize ne gibi süprizler hazırlamış olacak?
Çamların içindeki koyda (40.03.87N 23.47.31E) 5 metreye funda demir. Koyda baştan 2 adet RIB vardı, biz gelince çıktılar. Huzurlu, pırıl pırıl bir kumsalda tek başımıza kaldık.
Kısa bir deniz molası, biraz şnorkel sonrası tekrar demir alıp yola koyulduk.
Spalathronisia adalarının içinden geçemedik, mecburen rota değiştirip dışarıdan dolaştık. Derinlikler bu sularda çok değişken. Her an bir sığlık ile karşılaşmak mümkün. Gece seyirlerinde dikkatli olmakta yarar var.
Burnu döndükten sonra coğrafya değişti. Porto Koufa'ya kadar sığınılacak pek bir liman yok gibi. Porto Koufo'nun girişi çok ilginç. Ancak içerisini beğenmedik pek. Yola devam edip yarımadanın doğu kıyısına seyredeceğiz. Hava yanık. Hafiften güneyli esiyor.
Ampelos Burnu'nda balık tutan kayıkların arasında bir kumsal gözüme kestirdim. Oldukça ıssız ve vahşi bir görünüşü var. Ama geceyi burada geçirmeye cesaret edemedim doğrusu, yola devam ettik.
Fenerin olduğu Pseudokavos Burnu'ndan sonra hava doğuya döndü, sertledi ve denizler büyümeye başladı.
Bu kıyının daha da korunaklı olacağına dair ön yargım suya düşmüş durumda. Bakına bakına kuzeye kadar çıkarız artık nereyi beğenirsek orada kalırız düşüncesini bir kenara koydum. Korunacak bir yer arıyoruz.
Kayalıkları kollayarak, motor yelken seyriyle Sykias'a kadar tırmandık. Burnun saçakaltında bir yere, bizimle beraber birkaç teknenin de kaldığı koya demir attık.
Çocuklar bota binip sahile çıktılar. Tamer balık için daldı.
Ben teknede ufak tefek işlerle uğraştım biraz.
Sahilde seyahatin en kötü kalamar ve ahtapotunu yedik. Ama ilk sefer olduğu için sanırım rahatsız etmedi baştan... ))
Sahilde seyahatin en kötü kalamar ve ahtapotunu yedik. Ama ilk sefer olduğu için sanırım rahatsız etmedi baştan... ))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder