21 Temmuz 2017 Cuma

Mesolongi-Galaksidi

Artık Patras ve Korint Körfezi'ndeyiz ya, sanki seyahat bitti bundan sonrası tekneyi zamanında ve sorunsuzca teslim etmek için bir zorunluluğa dönüştü gibi bir ruh halindeyiz. Bu çok kötü birşey...
Bitmemiş tatili, kafada tüketmek deniyor buna.
Gerçekten de coğrafi ve turistik açıdan çok hoş yerler gördükten sonra, İyon adaları gibi, bir iç deniz olan bu sularda seyir yapmak; sanki Ege'yi bitirip Marmara Denizi'ne girmek gibi birşey. Ama yine de buraların tadını çıkartmamız lazım. Otopilotun bozulmuş olması seyir konforunu çok düşürdü tabi, mecburen hep birisi dümende.
Çalan alarm ile uyandım. 6' ya kurmuştum. Gün ağarmış. Etraf teknelerde hareket yok. Çay suyunu koydum. Motor çalıştırıp demir alırken Nalan da uyandı. İlginç kanaldan dikkatlice çıktık.
Rota Rion Köprüsü.
5 NM kala kanal 14'ten temas kurulmasını söylüyor kitap. Bizde el telsizi var, kokpitte o duruyor. 5 mil sınırı. Ben konuşmaların bir kısmını duyuyorum ama karşı taraf beni duymuyor.
Bu arada, Mesolongi'den çıkan uzun direkli bir yelkenli yat var hemen arkamızda. Türk bayraklı, telsizden çağrı yapıp kanal 15'ten sohbet ettik biraz. Onlar da iki gün önce Fiscardo'da demirdeymişler. Orada farketmemiştik.
Bayrak değişikliği olunca, sanki Türk bayraklı tekneler çoğaldı mı yoksa bu da algıda seçicilik mi emin değilim.
Rion Köprüsünde 2 NM kala, tekrar çağrı yaptık. Bize geliş ve gidiş limanımızı sordu, direk yüksekliğini sordu. İkisi de kuzeyde olmasına rağmen güneydeki geçide yönlendirdi. Köprü ayaklarını "solda 3, sağda 1 kalacak şekilde" diye tekrarlatıyor bazen.
Köprüyü geçtikten sonra, kuzeye doğru rota tuttuk. Hedef Navpaktos. İlginç ve görülmesi gereken bir yer diye tanımlıyor. Büyükçe bir plaj, çok küçük girişi olan bir sur kapısından, içeride demirde duran küçük tekneler var. İçerisi çamaşır kazanı gibi, nitekim 12 metreden küçük teknelerin liman içine girmesi tavsiye edilmiyor. Plaj önünde demirledik. Su güzel...
Çocuklar suya atladı. Ben Çağla ile kumsala kadar yüzdüm. Nalan Ömer Deniz ile beraber botla geldiler. Kumsalda biraz oyalandıktan sonra küçük limana bot ile girdik, bağlandık.
Sanki Osmanlı'dan kalma bir kasabadayız. Devasa bir çınar ağacının altında, kahve ve dondurma molası verdik. Acaba "Çınaraltı Kafe" yunanca nasıl deniyor?
Tekne için birkaç öteberi aldıktan sonra botla tekneye geldik. Bu akaşmı geçirmeyi planladığımız Galaksidi'ye kadar 25 mil daha var. Rüzgar hemen hiç yok, motorla doğuya seyrediyoruz.
Yolda hiçbir yerde durmadık. Andromakhi burnuna doğru dümdüz denizde yunuslar, sanki bizim liman girişimize kılavuzluk ettiler.
Galaksidi'nin girişi biraz çetrefilli. Kontrollü bir şekilde, hava da henüz kararmadığı için rahatlıkla liman içine ulaştık.
Güzel bir duygusu olan, küçük ama sakin ve hoş bir yer Galaksidi. Korint Kanalı'na giden ve dönen teknelerin ana uğrak yerlerinden.
Büyük bir feribot işskelesi var. Geç saat olduğu için motoryatlar yanaşabiliyor. Yanyana kıçtankara yanaşmış yelkenlilerin sırasına doğru ilerledik. Sahilden el ettiler. Yanaşacağımız yeri gösterdiler. Belli ki iyi demir tutan bir zemin var. Yanaşırken sancağımızda  uzun yol dolaştığı belli baştanklara olmuş bir Alman, iskelemizde ise bir motoryat var. Bu seyahatte şansımız hep motoryatlardan açıldı, nedense... Nitekim bunun sahibi nemrut bir yaşlı adam. Yanında oğlu ve torunları var. Adamın halinden eski bir denizci veya deniz subayı olduğu varsayımına geldim. Somurtuk bir surat ifadesiyle kokpitte oturuyor. Rüzgar filan yok, net bir manevrayla kıçtankara olduk. Ömer Deniz ve Çağla'nın  da artık manevraya katkıda bulunmaları genelde etraf teknelerde sempatik bir tavır ile karşılanıyor. Ama bizim motoryattaki suratsıza birşey beğendirebilmemiz ne mümkün? Ne yapalım?
Sahil temiz bir beton rıhtım.
Halatımızı alan kızcağız, "hoşgeldiniz" dedi. Para almak peşinde koşan görevlilerden değil kesinlikle. Gelir gelmez sevdik Galaksidi'yi...
Yanaşmaların klasiği welcome cocktail sonrası, suyu ve mazotu doldurduk. Ben biraz para çekmek için ATM'ye gittim. Akşam yemeği için tavsiyeleri aldık. Zyrgos ve Tasos en favorileri. Bir tane de ouzeria var arada. Bir deniz müzesinden bahsediliyor, tabelalarını filan gördük ancak yerini bulamadık. Zaten muhtemel bu saatte kapalıdır.
Galaksidi'nin en önemli özelliği Yunanistan'daki en önemli Dafne tapınaklarından birisinin çok yakınında olması. Bunlar eski dönemde krallara ve yöneticilere alacakları kararlarda yol gösteren kahinler olarak biliniyor. Benzerleri bizim topraklarda da var...
Buradaki tapınak  en bilineni ve en iyi korunmuşu olduğu için çok popüler. Hele de yaz aylarında upuzun otobüs kuyrukları olduğu rivayeti var. Hiç bize göre değil. Belki bir kış seferinde...
Tam önüne demirlediğimiz yerde Kostas isimli bir tekne ve balık malzemecisi var. İyi bir dükkan. Hemen yanında da hoş bir kafe var. Kafe aynı zamanda bir otel gibi. Bir aile tarafından işletiliyor.
Biraz ileride market var, oradan tekne eksiklerini tamamladım.
Dümenin derisinde bazı yerlerde parçalanmalar var. 3 sene önce kendim dikmiştim. Orta hatta koyduğum marsipet cevizi, dümen göbeğinin tamirinden sonra yer değiştirmiş. Onu nasıl yapabilirim diye bakındım. Galiba buldum. 3 tane marsipet cevizi yapacağım. Bir tane sancak, bir tane iskele, bir de tam orta hat. Elimde malzeme var, kırmızı ve yeşilden yapabilirim. Orta hattaki tabi ki de siyah. Deli kızın çeyizi gibi, her yer marsipet cevizi oldu...))
Akşam yemeği için süslendik püslendik, maaile tekneden çıktık.
Bize tavsiye edilen 3 tavernaya da baktık. Bir tanesi pek bir havalı, çocuklara göre pek birşey yok. Tasos da güzel, ancak biz Zirgos'ta karar kıldık. Menü kabak köftesi, karides, patates tava, cacık, salata ve uzo. Çocuklar mutlu.
Yan masaya gelenler kalabalık bir Türk ekibi. Uzun uzun konuştuk, sanki dünyanın bir ucundaymışız gibi memleket hasreti giderdik. )) Onlar batıya doğru gidiyorlar, 20 metre üstü bir motoryat ile gelmişler. Eğlenceli bir gruplar, karşılıklı iyi dileklerimizi ilettik. Hesabı ödeyip tavernadan çıktık.
Teknenin hemen arkasındaki kafeye oturup günlük wifi istihkakını doldurduk. Hava durumu kontrolü, yarın yine rüzgar yok; memleket meseleleri, aynı yüzler, benzer laflar... Eş dost mesajlaşması sonrası tekneye geldik. Yattık uyuduk.