21 Mart 2010 Pazar

Balon

Tüm gece, o moralsizlikle kendimizi rakıya vurmuş olmamıza rağmen yine de sabah erkenden kalktık. Erol Ağabey bir önceki gün gelen Usta ile aynı fikirde değil, "subabı eğmiş olamayız, o kadar zorlamadık ki... Sorunu farkeder etmez hep elle kontrol ettik" diye düşünüyor...
Dur şunu bir daha deneyelim dedi, Istanbul'dan bulduğumuz bir Perkinsçi usta da senteye ancak öyle alınacağını söyledi, ancak bir trik daha verdi. Volan, ön gergisinin altındaki kaması saat 12'yi gösterir iken senteye gelir diye ekledi!!! Ahanda!!!
Bir de öyle deneyelim diye giriştik. Gerçekten de volanın sentesidir diye düşündüğümüz yerden farklı-yaklaşık 180 derece ilerde-bir yerde, işareti bulduk, kayışı yerleştirdik...
Elle çevir!
Oldu mu?
OLDUUUU...

Bir anda çocuklar gibi sevindik, hemen motoru toplamaya giriştik, önce mazot pompasını ayarla, onun işaretleri var ama iki tane, ikisini de denedik. İkinci de tutturduk. Bas marşa, mazotun havasını al, öksürük-tıksırık günlerdir yatan "koca" makina, teknenin içini dolduran büyük bir gürültüyle çalıştı )))

Erol Ağabey, ayağa kalktı, bir sigara yaktı ve yerlere saçılmış alet edavat takımlarına baktı ve: "Toplayın burayı, eğer hemen yelkene çıkıp balon basmazsak hakkımı helal etmem" dedi...
Emir büyük yerden... hemen işe giriştik, bu arada sağolsun Ömer yağ ve motor katkılarını da tatbik etti.
Etrafı neta edip, tonozu çözdük.
Koyun çıkışında hafif meltemle yelken yapıp yükseldik.
Herkesin keyfi yerinde.
Biralar açıldı ve uygun rotaya girince, "balon maynaaa!!"....
Rengarenk şişko yelken bir çocuk gibi neşeyle patladı ve rüzgarla kucaklaştı...
Koya kadar öyle girdik.
Serdar'lar 18.00 gibi çıkacaklar. Arabayı onlar teslim edecek havalimanına, onları yolcu ettik. Biz birgün daha kalıyoruz, Ferit'ler zaten acil bir durum sebebiyle birgün önce gitmişlerdi. Timuçin, Ömer, Erol Ağabey ve ben Tuncer ağabeylerle beraber Melek'in yerinde güzel bir akşam yemeği yedik.
Ama artık makinemiz olmuş, o iskelede durur muyuz hiç?
Hemen palamar çözüp gece gece tekrar yola koyulduk. Rota Okluk!
Değirmen Ada'yı geçer geçmez bir MOB manevrası )))
Bu sefer düşen sadece bir kişi değil, tüm kimlikleri, ruhsatları, cep telefonu, parası-puluyla tüm bir karakter! Tabi karizması azıcık çizilmiş vaziyette salimen aldık tekneye...
Gece yattık, başka bir aksiyon olmadan huzurla uyuduk.