13 Haziran 2018 Çarşamba

İstanbul-Asmalı

Aslında Mayıs ayı içerisinde yapmayı planladığımız İstanbul Kuzey Ege seyrimiz talihsiz, acı olaylar sebebiyle birkaç hafta sarktı. Çocukların okulunun bitimi ile çıkmaya karar vermiştik.
Yakın arkadaşlarımız Ekin ve Nejat da bizimle beraber gelecekler. Her ikisi de daha önce kiraladıkları tekneler ile defalarca seyir yaptılar, tekne yaşantısını biliyorlar.
Kayık hala Bebek'te tonozda duruyor. Genel itibarıyla bu kış içinde birçok tamir ve bakım işini tamamladık. Yaza hazır gibiyiz.
Bu tip uzun seyirlerin öncesinde kısa bir tur yapıp son dakika süprizleri ile karşılaşmamak için Heybeliada'da gece kalmacalı bir test sürüşü yapmaya karar verdik. Dönüşte Boğaz'ın girişinde öten hararet alarmı ile çok zor durumda kaldık. Tekneyi ters akıntıya sokup, çok düşük devirde zar zor Boğaz'ı tırmanıp tonoza bağlandık. Bir ara yelken açmayı bile düşündüm...
Bu tür ani gelişen bir hararet durumunda hemen stop etmeyip, hararetin düşmesini beklemek çok önemli. Radyatör suyunu açarken kapağın kaynar suyun basıncıyla taşması da çok tehlikeli bir durum. Eğer su eklenecekse mutlaka motor çalışır vaziyette eklemek lazım...
Ertesi gün yaptığım tespitlerde egzosttan su atımının az olduğunu gördüm. Giriş vanası iyi durumda, filtre temiz. İmpelleri söktüm, kanatları tamam. Rıza Usta pervaneye bir şey sardın mı diye sormuştu? Baktım öyle bir şey yok. Egzost dirseği son bakılacak yer. Hortumu sökmek kolay oldu, zaten hortum yeni. Sene içinde ben değiştirmiştim.
Ancak dirseği sökemedim. 12  numara anahtar ile sökülüyor, lokma girmiyor. 13 için birçok alternatifim var ama 12 kombine anahtarım maalesef yokmuş takımlarda. Açık ağız ile yüklenince sonuncu saplamanın somunu yusyuvarlak oldu.
Tekrar hortumu yerine taktık, ertesi gün buluşmak üzere Rıza Usta ile sözleştik.
Çocukların karne günü, eğer her işi bitirir de içimize sinerse gece yola çıkmak istiyoruz.
Öğleden sonra saat 14 gibi Usta ile teknede buluştuk. Nejat da geldi yardıma sağolsun.
Usta önce motorun çalışmasına "bir de ben bakayım" dedi. Telefonda tarif edilen, en nihayetinde bir amatörün tespitine güvenip tüm motoru dağıtmadan önce belki de gözden kaçmış küçük bir detayı atlamamak için ideal bir yaklaşım.
Son kalan somunu keski ve çekiç ile söktü.
İçi daralmış gerçekten de. Biraz temizledik. Yenisini firmaya sordu ancak haftabaşı gelir dediler, malum ertesi gün arife. İşin kötüsü parça zaten 3200 TL. Yenisini artık eskiden yaptığı gibi paslanmazdan yapmıyormuş, elektroliz ile ilgili başına birçok kötü hadise gelmiş.
Tekrar yerine takıp test sürüşüne çıktık. Öncesine kıyasla çok daha iyi durumda. 2100 devirde neredeyse 95 derecede sabit kaldı. Motorun yağını ve filtresini değiştirdik.
Sanırım tekne yola çıkmaya hazır. Zaten çoğunluğu yelken seyri ile gideceğimiz bir rota olacak!
Eve dönüp herkesi hazırladık. Birşeyler atıştırıp, yola çıkmak için sabırsızlanıyoruz.
Taksi ile Bebek, tüm eşyaların tekneye taşınması, alışveriş ve yerleşme derken saat 22.00'yi buldu bile. Tonoz halatları bize ait, bota binip fırdöndüsü ile beraber söküyorum. Basit bir doblin yapıyorum şimdilik. Botu başüstü güverteye alıyoruz, bütün Marmara seyri boyunca arkamızdan çekmeye gerek yok.
Akıntıyı da arkamıza alarak Boğaz'ın ışıklarına el salladık. Elveda İstanbul...
Devir rahatlıkla 2100'a kadar çıkıyor ancak seyir süratimizi biz 1900 olarak belirledik.
Geçtiğimiz hafta çok güzel kuzeyli rüzgarlar vardı ancak onları kaçırdık sanırım.
Tekne içi yerleşme tamamlandı. Çocuklar motorun sesiyle hızla uykuya daldılar. Nejat ve ben nöbetteyiz.
Gemi rotasının güneyine inene kadar devam ettik, sonrasında ben Ekin ile değiştim.
Uyandığımda güneş doğmuştu. Hava puslu. Yelken açık ancak genelde motor ağırlıklı bir seyir yapıyoruz. Rüzgar neredeyse tam iğnecikten geliyor. Biraz rota değişikliği yapıp kuzeye doğru düzelttim, bu sayede hem biraz akıntıdan yararlanacağız hem de yelkenin katkısı daha fazla olacak.
Teknede güvertede ufak tefek işler hallediyorum. Kıştan kalma pislik temizlemek bir günde olacak iş değil.
Ekin ile denizci bağları konulu seminerimiz adaya iyice yaklaşmamız sebebiyle kesintiye uğruyor.
11 saatlik seyir ile Asmalı barınağına giriş yapıyoruz.
Kıçtankara olmuş bir yelkenli var, tonoz almış. Yanına aborda oluyoruz. Limanda bizden başka tekne yok, diğerleri hep küçük balıkçı sandalları.
Bakkaldan ufak tefek eksikler için alışveriş, suyu tamamlama ve kahvaltı sonrası kısa bir yüzme molası sırasında nostaljik midye partisi yapmaya karar verdik. Marmara Adası'nın midyeleri malum meşhurdur...
Bir torba midyeyi teknenin kıçında ayıklamak uzun da sürmedi.
Öğle olmadan avara olup seyrin geri kalan kısmına rota tuttuk.
Akşam saatlerinde kuzeyli hava olacak adanın batısında, ondan yararlanmak istiyoruz.
Harmanlı'da demirleyip bira ve midye yaptık. Sadece deniz suyunda yıkanmış midyenin tavasını hiçbir şeye değişmem. Teknenin altına dalıp biraz kekamoz temizledim. Aslında çok da pis değil ama biraz yosun var.
Rüzgar fena değil, Avşa'nın altından yelken açıp rota  tuttuk.
Ancak hararet sebebiyle devri ancak 1600'lerde tutabiliyoruz. Bu da seyir süratini çok arttırmamıza engel oluyor. Karinayı temizleme ancak biraz işe yaramış gibi duruyor.
Görünen o ki bu süratler ile Kemer'e ulaşmamız mümkün olamayacak. Ya buralarda bir yerde demirleyip geceyi geçireceğiz ya da durmaksızın seyre devam edip Boğaz'a gireceğiz.
Pilot kitaplarda arada Aksaz diye bir barınaktan bahsediliyor, Açıkdeniz WhatsApp grubundan gelen destek ile deneyebileceğimizi düşündük. Hava kararmadan barınağın ağzına varmıştık. İçerisi bağlanmaya çok elverişli değil, mendirekte taşlara bağlanmak gerek  ya da balıkçı teknelerine aborda olmak. Ancak teknelerin olduğu taraf çok sığ, cesaret edemedik.
Barınağın dışına çıkıp demir attık. Neredeyse açık denizdeyiz, şimdilik hemen hiç hava yok. Halbuki güya esiyor olması lazımdı. Soluganlara önlem olması amacıyla yalpalıkları yerleştirdim.
Akşam yemeğinden sonra ben hemen yattım uyudum.
Diğerleri sohbete devam ettiler.