PSERIMOS – VATHI (Kalimnos)
Nur’un hazırladığı süper bir sabah kahvaltısından sonra, kızlara gezimizin en zor limanı dediğim Vathi’ye doğru yola çıktık, hava karşıdan esiyor ama acelemiz yok, yelkenleri açtık, Tramolalarla Vathi’nin girişine kadar geldik. Baştan kara planlıyorum ona göre ipleri, kıç demirini ayarladık, kızlara gerekli şeyleri anlattım ve dik yarların arasında ilerlemeye başladık.Vathi çok dar, manevra sahası kısıtlı, bir yere gözüme kestirdim, arkadan demiri alıp karaya başımızı verdik, Esra atlayıp tekneyi bağladı. Demir tutmamış gibi, iskelemizdeki tekneye yaslandık kaldık, tehlikeli olacağını düşündüğüm bir durum olmadığı için yeniden çıkıp demir atmayı istemedim. Fena durmuyoruz.
Kos ve Pserimos’dan sonra kızlar Vathi’ye de aşık oldular, ben abuk sabuk duruyoruz diye biraz gerginim, pek memnun değilim ama risk görmüyorum. Köyde dolaşırken bir tekneye gittiğimde kızlar taksi ayarlamışlar, dedim ki kesin bizi Kalimnos Town yani Pothia’ya götürecek. Nitekim öyle oldu, ana limana gittik, aslında ben de memnun oldum, çünkü orayı bir görmeyi istiyordum.
Ana liman ciddi çok sevimsiz, kasaba fena değil ama, öyle çok güzel olmasa da, yine bile enteresan.
Bir çok devasa sünger dükkanı var haliyle. Ben zaten tekneye sünger almıştım. Teknede doğal deniz süngeri kullanmalıyız diye düşünüyorum artık.
Güzel hesaplı bir yemek yedik, sonra dondurmacıya gittik, sonra taksiyle Vathi’ye. Yol bu arada görmeye değer, manzaralar müthiş. Ay gittikçe büyüyor, yakında dolunay olacak, dolunay gecesi normalde biz tekrar Kos’ta olacağız.
Vathi’de teknenin burnu neredeyse karanın üstünde öyle duruyor, zaten bir usturmaca koymuştum, bir tane daha koydum.
Gece yattıktan sonra, ki tilki uykusu, sabah oradan nasıl çıkacağımızı ve demirin neden tutmamış olabileceğini düşünüp duruyorum. Sonra aklıma geldi ki, yandaki tekne çıkarsa biz demir tutmadığından, rüzgar da iskeleden bastırdığından, iskeleye kayıp limana yapışırız. Bunun üzerine kalkıp sancak kıçtan koltuk aldım, böylece yandaki tekneye de çok yaslanmıyoruz, burnumuzu da karaya çok bastırmadı, demir az da olsa tutuyor olmalı.
Nur’un hazırladığı süper bir sabah kahvaltısından sonra, kızlara gezimizin en zor limanı dediğim Vathi’ye doğru yola çıktık, hava karşıdan esiyor ama acelemiz yok, yelkenleri açtık, Tramolalarla Vathi’nin girişine kadar geldik. Baştan kara planlıyorum ona göre ipleri, kıç demirini ayarladık, kızlara gerekli şeyleri anlattım ve dik yarların arasında ilerlemeye başladık.Vathi çok dar, manevra sahası kısıtlı, bir yere gözüme kestirdim, arkadan demiri alıp karaya başımızı verdik, Esra atlayıp tekneyi bağladı. Demir tutmamış gibi, iskelemizdeki tekneye yaslandık kaldık, tehlikeli olacağını düşündüğüm bir durum olmadığı için yeniden çıkıp demir atmayı istemedim. Fena durmuyoruz.
Kos ve Pserimos’dan sonra kızlar Vathi’ye de aşık oldular, ben abuk sabuk duruyoruz diye biraz gerginim, pek memnun değilim ama risk görmüyorum. Köyde dolaşırken bir tekneye gittiğimde kızlar taksi ayarlamışlar, dedim ki kesin bizi Kalimnos Town yani Pothia’ya götürecek. Nitekim öyle oldu, ana limana gittik, aslında ben de memnun oldum, çünkü orayı bir görmeyi istiyordum.
Ana liman ciddi çok sevimsiz, kasaba fena değil ama, öyle çok güzel olmasa da, yine bile enteresan.
Bir çok devasa sünger dükkanı var haliyle. Ben zaten tekneye sünger almıştım. Teknede doğal deniz süngeri kullanmalıyız diye düşünüyorum artık.
Güzel hesaplı bir yemek yedik, sonra dondurmacıya gittik, sonra taksiyle Vathi’ye. Yol bu arada görmeye değer, manzaralar müthiş. Ay gittikçe büyüyor, yakında dolunay olacak, dolunay gecesi normalde biz tekrar Kos’ta olacağız.
Vathi’de teknenin burnu neredeyse karanın üstünde öyle duruyor, zaten bir usturmaca koymuştum, bir tane daha koydum.
Gece yattıktan sonra, ki tilki uykusu, sabah oradan nasıl çıkacağımızı ve demirin neden tutmamış olabileceğini düşünüp duruyorum. Sonra aklıma geldi ki, yandaki tekne çıkarsa biz demir tutmadığından, rüzgar da iskeleden bastırdığından, iskeleye kayıp limana yapışırız. Bunun üzerine kalkıp sancak kıçtan koltuk aldım, böylece yandaki tekneye de çok yaslanmıyoruz, burnumuzu da karaya çok bastırmadı, demir az da olsa tutuyor olmalı.