18 Haziran 2018 Pazartesi

Bozcaada-Assos

Sabah erken kalktım. Hava hafif kapalı, rüzgar 3-4 bofor aralığında.
Bozcaada'nın alışık olduğumuz kuzeyli havası demek artık oturmuş, yaz başladı!
Bugünkü seyrimiz mümkün olduğunca bu rüzgardan yararlanarak  Babakale hatta Edremit koyu'nun içlerine girip yarın Ayvalık'ta nihai olarak kalacağımız yere bir sonraki gün yapacağımız yolu kısaltmak.
Demir alıp koydan çıktık. Baştan sadece ana yelkeni açtım. Şimdilik işe kısmen yarıyor ama motor devri olmadan bizi götürecek kadar güçlü değil. Yarım yol ile destek veriyorum.
Bir kahve koydum, kokpitte vardiyadayım. Çocuklar henüz kalkmadılar...
Açıktan bir yelkenli geliyor bize doğru, muhtemel sabah erken Babakale'den çıktılar. Son dönemde artan sosyal medya, dernek ve internet forumları sayesinde birbirini tanıyan bilen tekne sayısında da ciddi artış var. Hatta aynı anda aynı bölgede olan tekneler birbirleri ile temas halinde oluyorlar, internet grupları üstünden veya zello telsiz kanalları ile haberleşiyor ve beraber seyir ediyorlar.
Bu durum özellikle başına bir aksilik gelen tekneler için çok yararlı bir durum. Açıkdenizde insanın kendini güvende hissetmesi kadar önemli bir konfor yok.
Ada'dan uzaklaştıkça rüzgar iyice pupadan gelmeye başladı. Ayıbacağına geçtim, ama düzenek yapmaya üşendim. Şimdilik bu rüzgarda fazla deniz kaldırmıyor, eğer yalpaya düşmeye başlarsak cenovayı göndersiz olarak ters kontrada tutmak imkansız hale gelecek ama idare ediyoruz, bakalım.
Babakale'de durma planını iptal ettik, çocuklar sabah ufak tefek birşeyler atıştırıp, kahvaltıyı geçiştirmişlerdi. Akşam Assos'ta kalmayı planlıyoruz. Koyun içine girip, doğuya doğru ilerledikçe Kaz Dağları doruklarındaki fırtına bulutları daha da çoğalıyor ve koyulaşıyorlar. Umuyorum kafamıza bir bora filan yemeyiz. Eğer Assos balıkçı barınağı içine giremezsek, açıkta alargada kalmak gerekecek, orasının da zemini hiç sevmem ama bir şekilde tutunuruz nasılsa, Asıl sorun sağanak yağışta bot ile sahile çıkmak... Neyse şimdi bunları düşünme zamanı değil.
Bulunduğumuz yerde henüz hava açık, güneş ışıldıyor ve insanın içini ısıtıyor. Uzun zamandır gelmediğimiz bu sahilde farklı yeni yapılar peyda olmuş. Bazıları site gibi, bazıları butik otel veya turizm kompleksi şeklinde.
İlayda Otel adı ile bilinen bir tanesini gözümüze kestirdik.  Bir tane güneşlenme iskelesi var ama yanaşmak mümkün değil, bir tane de küçük balıkçı iskelesi mevcut.
Açıkta erişteliklerin arasında zar zor bir kumluk boşluğa demirledik. Şimdilik tuttu gibi...
Bot ile sahile çıktık. Öğle yemeği için köfte patates ve bira ısmarladık. Mutfak iyi, servis güzel, insanlar cana yakındı... Belli ki asıl müşterisi karadan gelen, alternatif tatil arayışında olan kesim.
Bungalovlar buna göre düzenlenmiş.
Yemekten sonra ben biraz şezlongların üstünde kestirdim, çocuklar ve Nalan denize girdi.
1 saat kadar uyumuşum.
Tepemizde dolaşan bulutların çekinceliği ile belki de, zamanlı olarak buradan ayrılıp Assos'a doğru yola koyulmak istiyor herkes...
Tam tekneye geldiğimizde, demirin taramaya başladığını farkettim.
Biraz daha oyalansak, bir de tekneyi botla yakalama macerası varmış senaryoda... )))
Rüzgar oldukça şiddetli. Yelken açtık ve 1 haftalık tatilin tek yelken seyrini bu arada yaptık, özlemişiz...
Assos'a vardığımızda mendireğin içine girmek üzere hazırlandık. Nazlıhan Otel'in önünde baştankara olmuş bir tekne var, bizimle aynı boylarda. Muhtemel su kesimi de aynıdır sanıyorum.
Sahilden birisi el etti. Su kesimini sordu. Belli ki işi bilen birisi. Kıçtan tonoz alacağımızı, baştankara gelmemizi önerdi. Dediklerine riayet ettik.
Sancak taraftan ara ara sertleyen bir rüzgar var ancak zorlanmadık girmekte.
Kıçtan çift tonoz almamızı özellikle tenbihledi, ancak iskele tonoz kısa gelmiş, daha doğrusu zinciri uzun, kekamozlu zincirin boşunu aldığımda koçboynuzuna volta edemiyorum. Bota inip suyun içindeki zincirden bir kilit ve yedek halat ile sanki bosa vurur gibi gerdirdim, bence güzel oldu...
Nazlıhan Otel'in sahibi Hilmi Bey ile de uzun süredir devam eden internet tanışıklığına rağmen, bir türlü karşılaşamamıştık, bu vesileyle görüşmüş olduk.
Uzun yıllardır teknesi olan, hep turizm işiyle ilgilenmiş, teknecilere karşı çok misafirperver  birisi. Tekne de kendisne aitmiş, kaptanı Temel ile de tanıştık. Biraz önce bizim koltuğumuzu alan yardımsever kişi...
Çocuklarla Assos'a hiç beraber gelmedik, tekne ile hiç hiç gelmedik.
Assos'un taş yapısını ve dar sokaklarını sevdiler. Bakkaldan öte beri almak için uğradık ancak hemen hiçbir şey yok.
Bu gün bayağı yol yaptık. Yarın için vakit kazandık. Artık sadece 20 mil kadar yolumuz kaldı. Erken çıkmek zorunda değiliz, Behramkale'ye de çıkıp gezmek istiyoruz. Aristo'nun ders verdiği Türkiye'nin en önemli tapınaklarından birisini çocuklara göstermek istiyoruz. Bunu ancak yarına erteleyebiliriz.
Akşam yemeği otelin önündeki masalarda, tekne manzaralı. Mutfak başarılı, servis düzgün, hesap da makul geldi... Keyfimiz yerinde. Yemekten sonraki yürüyüşte çocuklar biraz ileride dondurmacıyı da keşfettiler. Keyif konusu doruk yaptı )))
Assos zaten küçük bir yer, kısa bir yürüyüşten sonra tekneye döndük, yattık uyuduk.