Bu seferki Kuzey Ege programı aslında oldukça sofistike olarak planlandı. Mustafa Çam Sığacık'ta demirli olan Lotus'u alıp Çeşme'den Sakız'a geçirecek. Oradan Ege Kanal'ını yanlamasına geçerek Kuzey Sporad'lara ulaşacak. Bizden bir hafta önce Melih Ömür'ler ile orada bir yerde buluşacak. Eğer mümkün olursa Halkidiki'ye geçecekler. Biz de aynı onlar gibi kara yoluyla gideceğimiz bir limanda mürettebat listesi değişikliği yaparak tekneye geçeceğiz. Onlar da bizim geldiğimiz arabayla İstanbul'a geri gelecekler.
Bundan sonrası aslında kolay. Herhangi bir zaman sınırlamamız yok. Varmak istediğimiz nihai bir liman kararı da vermedik. Kuzey Ege'de herhangi bir Türkiye limanından giriş yapacağız.
Plan genel olarak iyi ama iki yerde hata yaptık. Bir tanesi Mustafa Çam için bir vekaletname çıkardık, en nihayetinde tekneyi yurt dışına o çıkartacak ama imza sirkülü eklemeyi unutmuşuz dosyaya. Hem çıkış hem de girişte çok zorlanmış.
İkincisi ise işin kara yolu transferi ile ilgili bölümü. Önceleri kendi arabamızla gideceğiz diye düşünmüştük ancak yeni katılımcılarla sayımız 8'e ulaşınca standart bir araba ile Yunanistan'a geçme planımız suya düştü. Alternatifimiz bir tanıdıktan bulacağımız bir minibüs. Hele de ticari olan bir minibüsü yurt dışına çıkartma prosedürlerini öğrenince ondan da vazgeçtik.
Profesyonel bir transfer firması ile anlaştım. Harika bir VIP Mercedes Sprinter minibüsümüz var! Yolu bilen bir de şoförümüz var. Kaporası çok önceden ödendi.
Biz gece seyahat edeceğiz. Çocukların uyuması açısından ama daha önemlisi Melih Ömür'lerin bayram dönüş trafiğine takılmaması açısından böyle tercih ettik.
Hesap etmediğim şey son dakikada ortaya çıkacak bir aksilikte uygulayacağımız bir B planımızın yokluğuydu. Nitekim yola çıkmadan sadece 4-5 saat önce firma yetkilisinin arayıp "maalesef..." dediği an başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi oldu...
Uzun konuşmalar, hiç bitmeyecek gibi gelen bekleme süreleri, sıkılıp öfürdenmelerle geçen 2 saatin sonunda yola çıkmamıza ancak dakikalar kaldığında tekrar çalan telefon sesiyle irkildim. Arayan firma yetkilisiydi. "Tamam" dedi hallettim, "hatta size bir büyük boy, 13+1 minibüs buldum aynı marka deyince" keyfim yerine geldi...
Nalan ve Cansu harika yolluklar hazırlamışlar. Kocaman bir buz kutumuz var. Biz kullanmak zorunda olmadığımız için istediğimiz kadar içebiliriz... ))
Tatil olması sebebiyle İstanbul zaten bomboş. Şehirden rahatlıkla çıktık. Havalimanından Nihal'i aldık. Bu arada ekip Tamer ve Cansu Hartevioğlu, oğulları Kuzey. Bizim aile ve Lotus'un benzer seyahatlerinin vazgeçilmez karakteri Nihal'den oluşuyor.
Tekirdağ'da köfte molası, kırmızı pul biber takviyesi, gece yarısı sınır geçme, rahat bir seyirle Kavala ve Halkidiki. O civarda çok fazla port polis yok. Biz Neo Marmara'yı seçtik.
Sabaha karşı saat 8 gibi Marmara'ya geldik. Lotus alargada demirli. Onlarla liman içinde beton iskelede buluşacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder