17 Mayıs 2009 Pazar

YAZA MERHABA ETKİNLİĞİ-2009/II

Asmalı-Paşalimanı
Erol Ağabey, Ömer ve Ben

Sabah kalktığımda bir grup erken çıkmış, diğerleri de çıkış hazırlıkları içinde buldum. Selametle ayrıldılar. Limanda bağlı, 8 tekne kaldık. Minibüsle dönecekler, saat 12’de limandan ayrılacakları için onları beklemek biraz da, adettendir pineklemek için kahvaltıya gittik. Planı bozmamaya, köye doğru devam etmeye karar verdik, ama öncesinde Paşalimanı’na gidip bir denize girmek istiyoruz. Hava oldukça hafif, çok az bir Poyraz esiyor.
Arkadan alarak rüzgarı, Koyun adası sancakta kalacak şekilde, kanala girip, Turhan Korsan ve Nusret Korsan’ın teklifleriyle Harmanlı Koyun’da “Mevlana Restoran” daha doğrusu pide fırınının önüne demirledik (40º 29' 11'' - 27º 36' 13").
Hava oldukça değişken, farklı ihbarlar geliyor.Orada geceleme ihtimalimize karşı, Turhan Korsan Araplar köyü tarafına geçerek, benzin ikmalini gerçekleştirdi.Galiba bu saatten sonra buradan çıkıp, özellikle gece geç ya da ertesi gün çok erken saatte geri dönüş yoluna koyulma ihtimaline karşı, Marmara Köyü’ne gitmemeye karar verdik. Bu kararımdan sonradan çok pişman olacaktım ama bilebilmem mümkün değildi. Korsanlar birbirlerine mesafeli, koya güzel bir şekilde yayılmış, demirdeler. Herkes ufak tefek bişeyler ile uğraşıyor. Ben de LOTUS’un altına daldım, etrafı kolaçan ettim. Çok hafif bir sakal var gibi, hafifçe elleyebilsek aslında iyi olur ama vakit yok. Tutye yerinde pervane ile ilgili bir sorun var gibi durmuyor.
ELİCE’nin kıçtan takma motorunu bota takıp koy içinde biraz dolaştım. Demirdeki teknelerin uzaktan fotolarını çektim. Her korsanın elinde, son model, gelişmiş dijital SLR’lerden var bol bol! Çok hoş GK foto albümü oluşturacağız sanırım ))Yan teknelerden Mahir, Ekrem ve Umut bize geldi. Misafirlerimizi usulunce ağırladık. Turhan Korsan sahildeki restoran sahibi Konyalı’nın henüz pide fırınını açmadığını, ustasının da gelmediğini söyleyince alarm durumunda sahile çıktık. “Elimde sadece balık var, isterseniz mangal yakar yaparım” dedi. Teknelerden öte beri getirmek mümkün, ileride bir yerde (galiba Harmanlı’da) zodiacla hizmet veren bir bakkalımtrak lojistik destek sağlamanın mümkün olduğunu öğrenince, “yaparız bişiiler, sıkma canını” dedim adamcağıza!Bu ağırlama işini ciddiye alan, sert görünüşlü, ama matrak bir karakter doğrusu. Bir kere zeki! Şimdilik sorun yok, olanlar olursa nasılsa halledilir.
Umut’la, LOTUS’un bu sene yine yeniden renk değiştirmiş pasarellasına dremelle bir amblem basma işine girdik. Yemek masasının üstüne serip pasarellayı, ahşabı oyduk. Amatörler için bence fena olmadı. İçini boyarsak daha da iyi olabilir, bakacağız. O başka bir sefere!
Yavaş yavaş güneş alçaldı ve akşam yemeğine geçme sinyalleri belirdi, botla çiftleri ve korsanları teker teker iskeleye taşıdık. İskelede gittikçe büyüyen kalabalığı gördükçe, Konyalı’nın gardı düştü… İskeleye kurduğumuz koca masa bile neredeyse küçük gelecek! Herkes oturduğu yerden kalktı, morali bozuk patronun mutfağını neredeyse işgal edecek tarzda, içeriye doluştuk. Herkes işin bir ucundan tuttu. Rakılar teknelerden, balık ve ateş Konyalı’dan, ekmek nerede olduğunu bilemediğimiz bakkalın zodiacından… Sahnenin farklı fotoğrafları var ama, korsan ruhunu bu kadar iyi yansıtan bir başka atraksiyon olabileceğini ben sanmıyorum. Adamcağızın lokantasını resmen işgal ettik. Gelen ihbarları ve farklı görüşleri değerlendirdikten sonra, sabah erkenden, saat 04.00 gibi demir alıp kuzeye yollanmaya karar verdik.

(Ömer Kırcal Korsana Fotoğraflar için çok teşekkürler)