27 Ağustos 2009 Perşembe

Miçonun seyir notları 14-23.08.09

Bir miçonun seyir notları: Lotus’a ilk bindiğim andan itibaren çok sevdim ve keyifli bir seyir yapacağımıza olan inancım daha da kuvvetlendi. Tekneyi teslim alıp yırtılan cenovanın tamiri için beklerken Turgut Reis Marina’da 2 gün geçirdikten sonra Yunan adaları için yola çıktık ve ilk durağımız Pserimos’a vardık. Yapılabilecek en güzel kıçtankara operasyonu ile teknemizi en güzel yere yerleştirdik. Yine de Kıçtankara operasyonunun başkahramanı olarak kaptandan aferin alamadım :) (yavaş yüzüyormuşum) Üzerimdeki burukluğu sahilin pırıl pırıl mavi suları ile yıkadım o güzelim sahilin hakkını vermeye çalıştım. Akşama kimsenin bilmediği patika yollardan :) yıldızlar ve keçilerle birlikte yürüyerek adanın şirin limanına vardık. Sahildeki tavernalardan gelen sirtaki sesleri eşliğinde harika bir akşam yemeği yedik. Ertesi sabah Kalymnos’a doğru yola çıktık. Telendos ve Kalymnos arasında güneşin batışını seyretmek gezinin en güzel anlarından biriydi. Güneşin kocaman turuncusunun yavaş yavaş azalarak ufuk çizgisinde kayboluşunu seyretmenin verdiği keyif harikaydı. Sonrasında Emborios’a vardık ve teknemizi küçük koyun en güzel tonozuna :) bağladık. Akşam çiçek kokuları içerisinde cennetten bir bahçe tasviri şeklindeki Harry’s restoranda yemek yedik. Yemekten sonra sahilin yegâne barı Artistico’ya gittik. Barın sahibi Yorgos’un sıcak misafirperverliği, çaldığı gitar nameleri ve sirtaki havaları ile kendimizi darbuka çalarken ve masaların üzerinde oynarken bulduk. Muhteşem bir Emborios gecesiydi. Ertesi sabah kahvaltı ettikten sonra Levithia için yola çıktık, güzel bir yelken seyrinden sonra küçük sevimli bir koya geldik ve yine koyun en güzel tonozuna bağlandık. (miçonun katkıları tonozu ve bağlandığımız yerleri süperleştiriyor :)) Biraz denize girdikten sonra yine miçonun pişirdiği deniz suyunda olabilecek en lezzetli :) mantarlı makarna ile akşam yemeği yedik. Ertesi sabah Donoussa için yola çıktık. Akşamüzerine doğru Donoussa’nın inci tanesi gibi rüzgârlı koyuna vardık. Çift demir atarak yine koyun en güzel yerine teknemizi yerleştirdik. Sahilin tek salaş ve aynı zamanda bohem cafe-barının etrafında avrupalı turistlerin çadırları rüzgârla ahenkle dans ediyorlardı. Akşama botla, biraz da ıslanarak karaya çıktık. Yine kimsenin bilmediği :) patika yollardan adanın şirin küçük limanına vardık. Sahilde sempatik bir restoranda, tipik rum mezeleri ve musakka ile akşam yemeğimizi yedik. Dönüşte sahilde ki bohemian barda içkilerimizi içip tekneye döndük. Harika bir Donoussa gecesiydi. Ertesi gün Naxos için yola çıktık. Uzun, dalgalı, kalın montlu bir motor seyrinden sonra akşama doğru tüm yorgunluğumuzla Naxos limanına vardık. Naxos için ayrı bir bölüm açmak iyi olur diye düşünüyorum. Lotus auf Naxos (miçonun Almancası zayıf, başlığı kopya çekti :)) Gece geç geldiğimiz için limanın içinde istediğimiz gibi bir yer bulamadık ve limanın dış tarafında demir atarak kıçtankara bağlandık. Ertesi sabah yan tarafta yerini beğendiğimiz teknenin çıkmasıyla onun yerine geçtik. Geçerken komşu tekne sahibinin iyi niyetli yardımlarına rağmen bağlanırken planladığımız seri hareketleri sergileyemedik ve Lotus’a arkadan bir iki fırça darbesi süs yaptık. Sonrasında gayet tedbirli bir şekilde teknemizi bağladık fakat Lotus bağlandığımız yere biraz küçük kalmıştı. Sonra Naxos’un güzel plajlarının keyfini çıkarmak için otobüs ile yola koyulduk ve kısa bir yolculuktan sonra rüzgârlı, altın kumlu Naxos sahiline uzandık ve denizin keyfini çıkardık. Gayet keyifli güle oynaya teknemize döndük fakat Lotus biz yokken yerini beğenmemiş ve biraz da bize kızmış belli ki ve koçboynuzunu iskeleye fırlatmıştı. Hemen teknenin yerini limanın içine daha güvenli bir yere değiştirdik. Lotus’u fena kızdırmış olmalıyız ki yerini değiştirdiğimiz halde bu sefer motordaki bir kayışı kopartıp attı. Kayış yerine Lotus’a bayan çorabı bile giydirdik ama onu da beğenmedi. Kaldık mı Naxos’da. Dönüşümüz her halükarda en az bir gün gecikmişti. Parçayı adada bulamazsak, Atina’ya sipariş verip gelmesini beklerken daha da uzun süre orada kalacaktık. Neyse ki sevimli liman görevlisi Costas tekne evraklarını kaşeletmemiz gerektiğini her cümle sonunda hatırlatarak kendisine minnettar kaldığımız yardımlarını bizden esirgemedi. Kopan parçayı aramaları adaya genel talimat verdi :) Bu arada bizim morallerimiz biraz düşmüştü. Naxos – Lotus elektiriği ilk etapda tutmamıştı. Akşama üzerimizdeki ağır havayı dağıttığımız keyifli bir yemekten sonra tekneye dönmüş ve biraz heyecan, biraz endişe, biraz acaba bulamasalar da biraz daha burada kalsak nasıl olurun verdiği ajitasyonla ertesi sabahı beklerken uyumaya çalışmıştık. Ertesi sabah ada genelinde parça bulundu :) ve cana yakın teknisyenler parçayı motora taktılar. Evraklarımızı Costas’ın gönlünü kırmamak için biri şaşkın biri güzel ama ne yaptıkları hakkında pek fikirleri olmayan liman görevlilerine kaşelettirdik. Naxos maceramızın sonuna gelmiştik ve akşamüzeri de olsa dönüş için yola çıkmıştık. Yolda Donoussa’da geceyi geçirip ertesi gün yola devam etmeye karar verdik. Gece karanlıkta Donoussa’nın rüzgârlı güzel koyuna yeniden vardık. Epey yorulmuştuk. Yine süper miço iş başındaydı. Kabak ve makarnadan oluşan süper bir tekne menüsü hazırladı ve akşam yemeğimizi yedik. Ertesi sabah erkenden rotayı Bodrum Turgut Reis’ çevirip yola çıktık. Rüzgâr yardım etti ve harika yelken yaparak akşam güneş battıktan sonra Bodrum Turgut Reis limanına vardık. Çok keyifli, heyecanlı, süper bir gezi oldu. Miço olarak yelkenle, denizle, rüzgârla ilgili bir arpa boyu daha yol aldım. Başta sevgili Haldun’a ve Lotus’a bu geziye vesile oldukları için sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Bana çok şey kattınız. Sevgilerimle Süper miço Merve Not: Seyirle ilgili rüzgâr, rota ve diğer teknik detayları kaptanın seyir defterinde bulabilirsiniz :) Benimkiler gayet subjectif miçonun seyir notlarıdır :)