Sabah çok da erken olmayan bir saatte kalktık. Koydaki teknelerin bazıları çıkmış. Henüz yeni gelenler yok, ama diğerlerinden farklı attığımız için zincirin koca bir guletin altında kalmasını istemiyorum. Kahvaltıdan sonra, küçük bir deniz molası.
Biraz tamirat ve bota binip sahile çıktık. Harabelerde turlama ve Deveboynu Feneri'ne kısa bir yürüyüş. Knidos'ta büyük limanın tam aksi yönde bir liman daha var. Bizim boy teknelerin girebileceği gibi bir yer değil. İçeride birkaç balıkçı sandalı küçük iskeleye yanaşmışlar.
Lokantaya uğramadık, ihtiyacımız yok.
Sergün'lerle selamlaştık, giriş çıkış yapmamıza gerek olmadığını öğrenince bizimle Tilos'a gelmeye karar verdiler. Yalnız arkadaşlarının bugün uçağı varmış, onu karada nereye bırakacaklarını sordular. Palamutbükü bir alternatif olabilir diye düşüncemiz, Datça'daki servis saati ile uyuşmayacağını ve yetişmesinin imkansız olduğunu anlamamız ile son buluyor. Hemen ilerimize çok büyük bir gulet yanaştı, ellerinde çantalar ile iki kişi sahile bıraktıklarını görünce Sergün'e peşlerinden gitmelerini söyledim. Nitekim onları almaya gelen bir araba varmış, yer sorunu da olmayınca bizim adamın transfer işi de hallolmuş oldu. Nitekim guletin kaptanı aylar öncesinde Lipsi'de yan yana durduğumuz Mazıköy'lü Erdal kaptanmış. Uaktan selamlaştık...
Denize girdik, vakit öldürüyoruz. Yandan gelen bir esinti ile bizim zaten kılı kılına tutan çapa taradı. Kıçtan kayalara da yakınız, merdivenden tırmanıp çalıştırmakta biraz daha geç kalsak dümen palasını vurmak işten değil. Neyse, büyük bir sorun olmadı...
Demir alıp çıkınca basıp adaya geçelim dedik. Sergün'lere haber verdim.
Koyun dışına çıkınca yelken bastık, apazdan gelen güzel bir rüzgar ile güneye doğru rota tuttuk. Peşimiz sıra Sergün'ler de çıkmışlar. Telsizden haberleşiyoruz, ırgatında sorun olduğunu söyledi. Tilos'ta liman var, aborda olmak veya tonoz almak mümkün olur diye düşünüyorum bu mevsimde. Hiç olmadı ikinci çapa ile dururlar, bir şekilde çözeriz nasılsa.
Tilos'un ana limanı girişinde manevra eden bir yelkenli farkettim. Belli ki bir uzakyol teknesi. Koyun mendirek tarafı değil ama tam tersi, doğusuna doğru rota tuttu ve alargada demirledi. O tarafta alargada birkaç tekne daha var.
Biz limana doğru gittik ancak limanda kalmak istemiyoruz, Sergün'ler için yer olduğunu görünce telsizden onlara haber verdik. Girdiler.
Biz de açıkta aralıklı yerleştirilmiş, belli ki yüzme sınırını belirleyen sarı büyük şamandıraları takp ederek, uygun bir demir yeri aradık. Belli ki bu hattın içine demirlemek yasak. Açıkta derinlik 10 metrelerde, rüzgar da karadan esiyor.
2 kere manevra etmemize rağmen beceremedik, tekne hızla açığa akıyor, tutturamıyoruz ultrayı. Dip genelde eriştelik arada kumluklar var. Nalan dümene geçti, ben de ultranın önüne tandem britaniyi bağladım. İkisini birden arka arkaya atınca saplandı zemine. Şimdilik rahatız.
Bu sırada bot ile diğer tekne ekibi geldi ve tabi köpekleri de. Çağla ile Ömer Deniz köpeğe bayıldılar.
Bot ile karaya çıkıp deniz banyosu ritüelini tamamladık.
Koyun en doğusunda tek başına bir ev var. Belli ki bir taverna. Küçük bir kayık mendireğinin hemen yanında. Botla keşfe gittik. Yaşlıca bir kadın var işletmeci olarak. Birkaç da odası varmış. Henüz servis başlamamıştı, doğrusu deneme fırsatımız olmadı bu sefer. Bir dahaya belki...
Nevcan'lar limanda karaya çıkıp biraz dolaşmışlar birkaç taverna olduğunu söylediler. Biz de yıkanıp paklanıp bot ile liman tarafına geçtik.
Liman görevlisi Stavros karşıladı bizi. Botumuzu bağladı, bir de restaurant tavsiyesi aldık. Ama bu gibi durumlarda kendi iç sesimizi dinlemeyi hep tercih ediyoruz genelde...
Limana yakın çocuk parkının hemen arkasında adanın lokal müşterileri olan bir taneyi gözümüze kestirdik ancak masası yokmuş. Aslında belki bulunurdu masa ama, adamcağız bayağı negatifti üstelemedik. Ara yoldan devam edince Mikailis Taverna'yı bulduk. Yakın zamanda adaya gelenlerden tavsiye edildiini hatırlıyorum. Nitekim fena değildi yemek ve servis.
Nalan arada içki stoğumuzu destekledi biraz. Çok da geç olmadan kalktık, biraz kumsalda turlayıp botumuza geçtik ve tabi tekne...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder