24 HAZİRAN PAZARTESİ
Gece yolculuğu her zamanki gibi etkileyici. Sancak baş omuzluktan sert rüzgar var. Önce rotayı tutturmak için motor takviyesi sonradan kapattık, en son camadan vurduk. Deniz kaba dalgalı. Çocuklar yalpa sırasında bayağı sarsılıyorlar, ön kamarada rahat edemedikleri için; arka taraf ile yer değiştirdik. Tekne içinde herkes uyandı, ama kimse kamarasında değil. Dışarı çıkıp kokpite sığıştık hep beraber...Uzaktan ada belli belirsiz seçiliyor. Gün doğumu muhteşemdi. Arkamızda doğan güneş,
önde tabak gibi dolunay!
Güneşin doğuşu ile oltaları hazırladım yolladım. Pek bir umutlu değilim.
Aradan Nikouria adasının kanalından geçip, dünyaca meşhur Agia Pavlos plajının önünde kahvaltı için mola verdik. Deniz çok güzel; Amorgos'a en son 5 yıl önce gelmiştik, ondan beri hiç değişmemiş.
Limana girmemiz ; öğleden sonrayı buldu. Polis çok hiç titiz bir tip. Hiç toleransı yok. Kıçtankara olmadık,
alargadayız. Bot ilk karaya çıktık. Mahirler de bizim gibi yaptılar. Hakkı Ağabey, Mustafa Özdemir ve Tunç korsanlarla kucaklaştık, hasret
giderdik. En yakın bir restauranta oturduk. Sohbet ediyoruz.
Katapola Amorgos'un ana limanı. Feribot buraya yanaşıyor. Ana merkes birçok yunan adasında olduğu gibi Chora, yani tepede bir yerde. Sahilde küçük bir kumsal var, belediye plajı tadında. Biz de botla karaya çıkıp çocukları sahilden suya soktuk.
Eyüp Ağabeyler bizden önce gelmiş. Kiraladıkları arabalarla
, adayı gezmeye çıkmışlar. Onlar 2 tekne, aslında Marmaris'ten 3 tekne çıkmışlar ama yolda fire vermişler bir adet.
Akşam yemeğinde belli ki kalabalık olacağız. Mustafa
Ağabey ve Tunç restaurant aramaya
gittiler, bulmuşlar. Yemek et ağırlıklı olacak.
Nalan hastalandı. Sık sık kusuyor, bulantı ve ateş var, kıpırdayacak hali yok. Eşten dostan bulduğumuz ilaçlar ile birşeyler başladık. Eyüp
Ağabeyler katamaranda kıçtankara bağlı, kıç kamaraya yatırdık.
Biraz ileride limana bakan bir restaurant ayarlamışlar. Toplam
32 kişi. Hemen yanda birde 20 kişilik bir grup var. Dün gece bu restauranta
sadece 5 kişinin yemek yediğini söyleyen garsonun gözlerindeki umutsuz ifade aslında durumun vehametini
açıklıyorlar.
Evren bir ara dayanamadı, mutfağa girip şirinliği ile destek
olmaya başladı. Amaç zaten bana göre yemek yemek değil, bir arada bulunmak.
Özetle çok güzel bir sohbetin döndüğü , servisi berbat bir yunan yemeği yemiş
olduk.
Akşam Nalan’ı aldıktan sonra çocuklar için ve tekneye birkaç
sefer yaptım. Şimdilik iyiyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder