Gece çok şiddetli yağdı. Doğrusu sabah kalktığımda güvertenin tüm kışın pisliğinden arındığını görmek süpriz olmadı. Fırından ufak tefek takviye ile güzel biir kahvaltı, bu sefer kokpitte...
Hava açık, rüzgar frişka. Rotamız hemen yanda, Gümbet. İskelede kıçtankara duran Nurettin (İşletici) ağabeylerle buluşacağız. Gerçi onlar kuzeye doğru çıkacaklar. Sadece 1-2 günlük tamir için Bodrum'a geldiler. İşleri bitince uzun bir seyahatin son hazırlıkları için Sığacık'a rota tutacaklar.
Biz 4 gün daha Bodrum'dayız. Melih Ağabey, perşembe sabahı gelip alana kadar kayığı başıboş bırakmak istemiyorum. Malum azalsa da mülteci sorunu hala büyük risk teşkil ediyor.
Son dakikada Gümbet barınak ile yapılan görüşmede yer olmadığı ortaya çıktı. Keza Bitez de çok iyimser değil. Son çare Akyarlar. Gerçi iskele tamirdeymiş ama bize bir yer bulabilecekler gibi.
1 saatlik seyir ile kolaylıkla vardık. Arabayı oraya Mehmet Emin getiriyor. Bize verdikten sonra arabayı teknede birkaç öte beri boya, pasta-poliş işi var. Perşembeye kadar onları halledecek, sağolsun.
Koyun içi rüzgarlı. Yanaşmamız biraz zor oldu. Uzun zincir döşememize ek olarak tonoz halatını da bosa vurduktan sonra ırgatın fenerliği ile iyice kastırdım.
Kıç koltukları kuvvetli, ertesi gün şiddetli güneyli hava veriyor.
Gerekirse elektrik ve su verebileceğini söyledi. 4 günlük toplam 250 TL verdim. Bence Bodrum için mantıklı.
Tekneyi topladık. Arabaya yerleştik ve ver elini SamPi (Samsun Pidecisi)
22 Mayıs 2016 Pazar
21 Mayıs 2016 Cumartesi
Kisse-Bodrum
Sabah demir alan tırhandilin gürültüsüyle uyandım.
Koy çırpıntılı. Delice çifti çoktan uyanmış, kokpitte oyalanıyorlar. Sanırım bizi beklemişler, kibarlıklarından da uyandırmaya kıyamamışlar. Rüzgarın sertleşmesinden korkuyoruz, umuyorum bizim yüzümüden geçe kalmamışlardır.
Bot için biraz yağlı benzin aldım Ahmet Ağabey'den, hazır bottayken onları çözdüm, güneye doğru rota tutacaklar, yolları uzun ve bizimkinden zorlu. Vedalaştık.
Hava kapayıp, rüzgar şiddetini arttırırken kahvaltıya giriştik. Biz de çocuklarla kısa bir bot turu yaptık.
Yağmur başladığı için yemek içeride. Bu arada koy içindeki diğer guletlerin hepsi birer birer demirlerini alıp açıkdenize çıkıyorlar.
Bizim kıçtaki koltuğu çözmemiz yarım metre dalgada biraz zor olacak gibi. Tamer'in çevikliği sayesinde düşündüğümden kolay oldu.
Alakışla'nın girişindeki güya doğu olan ama döküntünün batısındaki kardinalin batısından geçerek açıkdenize çıktık. Yelken bastık. Koca denizde bizden başka yelken yapan yok.
Sonradan Pabuç Burnu'nun oradan bir başka yelkenli çıktı. Güzel bir Hanse 575...Peşpeşe biraz seyrettik, sonra o kavançadan kurtulmak için geniş apaza döndü. Uzaktan selamlaştık.
Biz tam pupadan alıyoruz, ayıbacağı seyirdeyiz. Gönderi donatmaya üşendiğim için 1/3 açılmış cenovayı ahşap saplı kakıç ile kontrol ediyorum. Umarım kırılmaz...
Karaada Boğazı'na girdiğimizde iyice sertleşti.Bir ara göstergede 52 knot gördüm.
Geniş apaza geçtik. Bu arada arkamızdan gelen camadanlı ana yelkeni ile seyir yapan küçük bir Bavaria hızla yanımızdan geçti. Doğrusu şaşırdım. Nasıl bu kadar hızlı? Altımız o kadar mı kirli?
Hollanda bayraklı Bavaria, İçmeler önüne geldiğinde yelkenini indirmek için manevra etti. Biz yanından geçerek devam ettik. Marina ağzına kadar indirmeye niyetim yok. Nitekim net bir manevra ile kolaylıkla indirdik.
Bu arada BAYK'ın son ayağı sert rüzgar sebebiyle iptal edilmiş. Marina ağzına kadar yarışçı tekne ve ekiplerle dolu. Bir kısım tanıdıklarla selamlaştık, hasret giderdik.
Öğle yemeği Sünger Pizza'da. Servis yoğunluk sebebiyle kötü ama fiyat bari makul. Bu arada marinaya verdiğimiz 1 gecelik para evlat acısı gibi oturdu. Sadece isim benzerliğinden dolayı-küçük Lotus da hala benim adıma kayıtlı imiş- geçen Ağustos'ta neden çok daha ucuza kaldığımızı üzülerek farkettim ama artık yapacak birşey yok.
Elektrik su almadım. Banyo da zaten su soğuktu... Bir daha da gelmem! ))
Akşam birçok organizasyon var sanırım hiçbirine katılmayacağız. Yorgunluk hat safhada. Teknenin içini meyhane muhabettine çevirdik. Fonda taş plaktan Müzeyyen Senar, harika mezeler ve Rakı ile on numara sofra oldu...
Çocukları yatırdıktan sonra Nalan'dan dolunayın eşliğinde çember oluşturduk. Bir türk cevizi ve bir gazyağı lambası ile iyi dileklerimizi evrene gönderdik...
Akşamki çorbacı arayışımız sert başlayan sağnak yağmur ile kesintiye uğradı.
Biz de tekneye dönüp yattık uyuduk.
Koy çırpıntılı. Delice çifti çoktan uyanmış, kokpitte oyalanıyorlar. Sanırım bizi beklemişler, kibarlıklarından da uyandırmaya kıyamamışlar. Rüzgarın sertleşmesinden korkuyoruz, umuyorum bizim yüzümüden geçe kalmamışlardır.
Bot için biraz yağlı benzin aldım Ahmet Ağabey'den, hazır bottayken onları çözdüm, güneye doğru rota tutacaklar, yolları uzun ve bizimkinden zorlu. Vedalaştık.
Hava kapayıp, rüzgar şiddetini arttırırken kahvaltıya giriştik. Biz de çocuklarla kısa bir bot turu yaptık.
Yağmur başladığı için yemek içeride. Bu arada koy içindeki diğer guletlerin hepsi birer birer demirlerini alıp açıkdenize çıkıyorlar.
Bizim kıçtaki koltuğu çözmemiz yarım metre dalgada biraz zor olacak gibi. Tamer'in çevikliği sayesinde düşündüğümden kolay oldu.
Alakışla'nın girişindeki güya doğu olan ama döküntünün batısındaki kardinalin batısından geçerek açıkdenize çıktık. Yelken bastık. Koca denizde bizden başka yelken yapan yok.
Sonradan Pabuç Burnu'nun oradan bir başka yelkenli çıktı. Güzel bir Hanse 575...Peşpeşe biraz seyrettik, sonra o kavançadan kurtulmak için geniş apaza döndü. Uzaktan selamlaştık.
Biz tam pupadan alıyoruz, ayıbacağı seyirdeyiz. Gönderi donatmaya üşendiğim için 1/3 açılmış cenovayı ahşap saplı kakıç ile kontrol ediyorum. Umarım kırılmaz...
Karaada Boğazı'na girdiğimizde iyice sertleşti.Bir ara göstergede 52 knot gördüm.
Geniş apaza geçtik. Bu arada arkamızdan gelen camadanlı ana yelkeni ile seyir yapan küçük bir Bavaria hızla yanımızdan geçti. Doğrusu şaşırdım. Nasıl bu kadar hızlı? Altımız o kadar mı kirli?
Hollanda bayraklı Bavaria, İçmeler önüne geldiğinde yelkenini indirmek için manevra etti. Biz yanından geçerek devam ettik. Marina ağzına kadar indirmeye niyetim yok. Nitekim net bir manevra ile kolaylıkla indirdik.
Bu arada BAYK'ın son ayağı sert rüzgar sebebiyle iptal edilmiş. Marina ağzına kadar yarışçı tekne ve ekiplerle dolu. Bir kısım tanıdıklarla selamlaştık, hasret giderdik.
Öğle yemeği Sünger Pizza'da. Servis yoğunluk sebebiyle kötü ama fiyat bari makul. Bu arada marinaya verdiğimiz 1 gecelik para evlat acısı gibi oturdu. Sadece isim benzerliğinden dolayı-küçük Lotus da hala benim adıma kayıtlı imiş- geçen Ağustos'ta neden çok daha ucuza kaldığımızı üzülerek farkettim ama artık yapacak birşey yok.
Elektrik su almadım. Banyo da zaten su soğuktu... Bir daha da gelmem! ))
Akşam birçok organizasyon var sanırım hiçbirine katılmayacağız. Yorgunluk hat safhada. Teknenin içini meyhane muhabettine çevirdik. Fonda taş plaktan Müzeyyen Senar, harika mezeler ve Rakı ile on numara sofra oldu...
Çocukları yatırdıktan sonra Nalan'dan dolunayın eşliğinde çember oluşturduk. Bir türk cevizi ve bir gazyağı lambası ile iyi dileklerimizi evrene gönderdik...
Akşamki çorbacı arayışımız sert başlayan sağnak yağmur ile kesintiye uğradı.
Biz de tekneye dönüp yattık uyuduk.
20 Mayıs 2016 Cuma
Ören-Alakşla
Akşam geç yenince sabah haliyle erken kalkılmadı.
Bugün sabah hava sert veriyor tahminler ama tabi ki de tutmadı. Çok değişken mevsim...
Tahmine bakıp öğleden sonra çıkalım kararı acaba doğru mu? Bunu zaman gösterecek.
Tekneyi alıp aslında, bir sonraki hafta bizden sonra gidecek ekibe kolaylık olması için mümkün olduğunca kuzeye çıkartmak istiyorum. Bizim gitmemizle onların gelmesi arasında 3 gün var, sahiplenilecek bir yere koymak istiyorum. Bitez ve Ortakent dolu. Bodrum olmaz, Akyarlar'a sordurdum. Yer bulduk gibi. Elimiz rahatladı, birden yapacağımız yol 25-30 mil kısaldı...
Dolayısıyla kahvaltıya yayılıp, deniz kenarında güneşin tadını çıkartıyoruz. Teknenin eksikleri benzin ve LPG tüpü. Haldun'un arabayla gidip aldık. Benzin Ören'de yok. Tankerle geliyor. Aradık ama bulamadık. Zaten yarın Bodrum'dayız, oradan alırız diye peşine düşmedik.
Migros'tan alışveriş. Tekneyi yıkadık. Bu arada Haldun'un pervanesini söktük. Tutyelerini ve şaft somununu değiştirecek. Herkesle vedalaşıp vakitlice-güya-yola çıktık. Saat 15.00.
Marinanın çıkışında kafadan gelen rüzgarla irkildim. Aslında hafif esiyor gibi, ama yönü hiç güven vermiyor. Nitekim Santralin bacasını geçince sertleşmeye başladı ve lodos yönüne oturdu. Yelken çalışmıyor, iskotayı iyice gerip, orta hatta aldım. Motor ile destek oluyorum. Kerme burnundan Çökertmeye kadar tırmaladık ama hızımız iyice düştü, rotayı tutturamıyoruz. Açığa dönüp, tramola attım. Bu manevra sayesinde açımız rahatladı dolayısıyla hızımız da arttı ama bayağı da sallanıyoruz. Çocuklar içerde, denizden etkilenmiyorlar en azından. Nalan kötü oldu ama sanırım yediklerinden, kolay kolay deniz tutmaz onu...
Seyri kısa tutup, Orak Adası'ndan önce bir yerlere girmeyi düşündüm ama havaya güvenemiyorum. Eğer gece gece ihbarı verilen keşişlemeye dönerse bu civardaki koyların hiç birisi güvenli değil...
Ahmet ağabey'leri (Delice) aradım. Alakışla denilen Kisse bükündelermiş. "Burada hiç hava yok" dedi. Ben de rotayı Yıldız Adası'na değiştirdim. Uçarak gidiyoruz...
Mazı'yı bordaladıktan sonra rüzgar da azaldı. Rahatça girdik içeri. Ahmet ağabey botla karşıladı bizi, sağolsun koltuğumuzu alıp sahile bağladı. Kayalar keskinmiş, tel ile bağladık...
İki dost tekne bu vesileyle borda bordaya bağlandık.
Akşamki yemek teknede. Yemekten sonra biz sohbetin dibine vururken, çocuklar iki teknede saklambaç oynuyorlar. Yanda jeneratörünü çalıştıran gulet hiç durmadı, herkes yattıktan sonra kürekle gidip kibarca sordum. Birazdan dediler, nitekim 10 dk sonra da kapattılar. Keşke daha önce sorsaymışım...
Bugün sabah hava sert veriyor tahminler ama tabi ki de tutmadı. Çok değişken mevsim...
Tahmine bakıp öğleden sonra çıkalım kararı acaba doğru mu? Bunu zaman gösterecek.
Tekneyi alıp aslında, bir sonraki hafta bizden sonra gidecek ekibe kolaylık olması için mümkün olduğunca kuzeye çıkartmak istiyorum. Bizim gitmemizle onların gelmesi arasında 3 gün var, sahiplenilecek bir yere koymak istiyorum. Bitez ve Ortakent dolu. Bodrum olmaz, Akyarlar'a sordurdum. Yer bulduk gibi. Elimiz rahatladı, birden yapacağımız yol 25-30 mil kısaldı...
Dolayısıyla kahvaltıya yayılıp, deniz kenarında güneşin tadını çıkartıyoruz. Teknenin eksikleri benzin ve LPG tüpü. Haldun'un arabayla gidip aldık. Benzin Ören'de yok. Tankerle geliyor. Aradık ama bulamadık. Zaten yarın Bodrum'dayız, oradan alırız diye peşine düşmedik.
Migros'tan alışveriş. Tekneyi yıkadık. Bu arada Haldun'un pervanesini söktük. Tutyelerini ve şaft somununu değiştirecek. Herkesle vedalaşıp vakitlice-güya-yola çıktık. Saat 15.00.
Marinanın çıkışında kafadan gelen rüzgarla irkildim. Aslında hafif esiyor gibi, ama yönü hiç güven vermiyor. Nitekim Santralin bacasını geçince sertleşmeye başladı ve lodos yönüne oturdu. Yelken çalışmıyor, iskotayı iyice gerip, orta hatta aldım. Motor ile destek oluyorum. Kerme burnundan Çökertmeye kadar tırmaladık ama hızımız iyice düştü, rotayı tutturamıyoruz. Açığa dönüp, tramola attım. Bu manevra sayesinde açımız rahatladı dolayısıyla hızımız da arttı ama bayağı da sallanıyoruz. Çocuklar içerde, denizden etkilenmiyorlar en azından. Nalan kötü oldu ama sanırım yediklerinden, kolay kolay deniz tutmaz onu...
Seyri kısa tutup, Orak Adası'ndan önce bir yerlere girmeyi düşündüm ama havaya güvenemiyorum. Eğer gece gece ihbarı verilen keşişlemeye dönerse bu civardaki koyların hiç birisi güvenli değil...
Ahmet ağabey'leri (Delice) aradım. Alakışla denilen Kisse bükündelermiş. "Burada hiç hava yok" dedi. Ben de rotayı Yıldız Adası'na değiştirdim. Uçarak gidiyoruz...
Mazı'yı bordaladıktan sonra rüzgar da azaldı. Rahatça girdik içeri. Ahmet ağabey botla karşıladı bizi, sağolsun koltuğumuzu alıp sahile bağladı. Kayalar keskinmiş, tel ile bağladık...
İki dost tekne bu vesileyle borda bordaya bağlandık.
Akşamki yemek teknede. Yemekten sonra biz sohbetin dibine vururken, çocuklar iki teknede saklambaç oynuyorlar. Yanda jeneratörünü çalıştıran gulet hiç durmadı, herkes yattıktan sonra kürekle gidip kibarca sordum. Birazdan dediler, nitekim 10 dk sonra da kapattılar. Keşke daha önce sorsaymışım...
19 Mayıs 2016 Perşembe
Kuzeye Tırmanış
Bir kış daha bitti.
Bu yıl Lotus, uzun zamandır gelmediği Gökova'ya geri döndü.
Sert ve soğuk kış günlerinde, sıcak dostlukların sımsıkı doldurduğu Okluk Koyu'ndaydık.
Fırsat buldukça gittik, seyir yaptık, söktük-taktık tamir ettik. Arada da birkaç eğitim yaptık...
Artık yola çıkma zamanı bu seneki plan Kuzey Ege.
İlk etap bizim. Tamer ve sevgili eşi Cansu bizimle, keza çocukları Kuzey de geliyor. Bu işe en çok bizim ufaklıklar sevindi. Teknede çocuk, çocukla çok eğleniyor...
19 Mayıs tatilini de fırsat bilerek, hep beraber arabaya doluşup Okluk'a yollandık.
Çocukların uykusu ve ama asıl İstanbul trafiği endişesiyle gece çıkmaya karar verdik. 4 şoför çok da zorlanmadık doğrusu. Çetibeli'nde Jandarma'nın hemen yanında kahvaltı molası için durduğumuzda saatler sabahın 7'siydi daha...
Turgut'un yeri Yücel Retaurant'a yanaştığımızda, bizi bekleyen kötü haberle sarsıldık. İskelenin en önemli kişiliği, Rıdvan Ağabey bir gün önce bir kaza ile elini ırgata kaptırmış. Ciddi yaralanmış. Bodrum'da Ortopedi'de ameliyata alınmış. Telefon trafiği sonrası iyi olduğunu öğrenince sevindik.
Şimdi tekne ile ilgilenme zamanı. Bir önceki seferden kalma bir angaryamız var, sağolsun Ahmet Ağabey (Delice) yardımlarıyla attığımız tonoz halatı pervaneye dolanmış. Su soğuk, tüpe hamle ettim. İkinci süpriz! Tabi ki de boş... Halbuki daha 2 ay önce doldurmuştum.
Tamer suya girdi, apneist tecrübesiyle kurtarması sadece birkaç dakika sürdü.
Bu gibi durumlarda özellikle kalın halatları kesmektense, ters tarafa doğru döndürerek gevşetmek daha kolay bizim tecrübemize göre.
Tekneyi serbestledikten sonra Lodosa attığımız ilk tonozu aldık. Yaklaşık 50 metre naylon halat, bir o kadar 10'luk zincir ve ucunda 35 kg'luk admiraltiyi almak uğraştırdı ama becerdik bir şekilde. Diğerini toplamadan önce iskelede bira patates molası. Eşyalar yüklendi, tekneye yerleştik fakat bu arada rüzgar da sertledi. Ama bir şekilde kalan tonoz düzeneğini de güverteye alıp, Okluk'a veda ettik.
Rota Ören. Bu akşam hem bir akrabamızın düğünü var Ören'de, hem de tüm dostlar diğer Lotus'un kara parkı sebebiyle toplanmışlar, onlarla buluşup hasret gidereceğiz.
Hem de uzun zamandır marinaya girmeyen kayık da gün yüzü görür, biraz aklar paklarız diye düşünüyoruz.
Yola çıktıktan hemen sonra Körmen kayalıklarının altında kısa bir deniz molası verdik. Hava güzel, su soğuk. Biz çocuklarla botla sahile çıktık. Diğer herkes yüzdü. Asıl görev sahildeki plastik çöpleri, torbaya doldurup bota almak. Buu her seyahatte yapıyoruz, özellikle çocuklar varsa. Bence çevre bilincini geliştiren çok önemli bir uygulama...
Tamer'in dalışından akşamki istihkakı tedarik ettik, sağolsun. Vakitlice ayrılıp motor yelken kafadan gelen rüzgar ve denizle marinaya vardığımızda akşam 17.30'du. Marinanın tamiratı tam olmasa da yapılmış, geçen seneye kıyasla çok daha az sallanıyor gibi. Ama sadece bir gece kaldık. 19 Mayıs sebebiyle alay sancaklarımız donattık...
Akşamki yemek için hazırız. Yer deniz kıyısındaki Eftelya... Servis fena değil, mezeler iyi sayılır düzeydeydi. Hesap makul...
Arabayla tekneye dönüp yattık uyuduk.
Bu yıl Lotus, uzun zamandır gelmediği Gökova'ya geri döndü.
Sert ve soğuk kış günlerinde, sıcak dostlukların sımsıkı doldurduğu Okluk Koyu'ndaydık.
Fırsat buldukça gittik, seyir yaptık, söktük-taktık tamir ettik. Arada da birkaç eğitim yaptık...
Artık yola çıkma zamanı bu seneki plan Kuzey Ege.
İlk etap bizim. Tamer ve sevgili eşi Cansu bizimle, keza çocukları Kuzey de geliyor. Bu işe en çok bizim ufaklıklar sevindi. Teknede çocuk, çocukla çok eğleniyor...
19 Mayıs tatilini de fırsat bilerek, hep beraber arabaya doluşup Okluk'a yollandık.
Çocukların uykusu ve ama asıl İstanbul trafiği endişesiyle gece çıkmaya karar verdik. 4 şoför çok da zorlanmadık doğrusu. Çetibeli'nde Jandarma'nın hemen yanında kahvaltı molası için durduğumuzda saatler sabahın 7'siydi daha...
Turgut'un yeri Yücel Retaurant'a yanaştığımızda, bizi bekleyen kötü haberle sarsıldık. İskelenin en önemli kişiliği, Rıdvan Ağabey bir gün önce bir kaza ile elini ırgata kaptırmış. Ciddi yaralanmış. Bodrum'da Ortopedi'de ameliyata alınmış. Telefon trafiği sonrası iyi olduğunu öğrenince sevindik.
Şimdi tekne ile ilgilenme zamanı. Bir önceki seferden kalma bir angaryamız var, sağolsun Ahmet Ağabey (Delice) yardımlarıyla attığımız tonoz halatı pervaneye dolanmış. Su soğuk, tüpe hamle ettim. İkinci süpriz! Tabi ki de boş... Halbuki daha 2 ay önce doldurmuştum.
Tamer suya girdi, apneist tecrübesiyle kurtarması sadece birkaç dakika sürdü.
Bu gibi durumlarda özellikle kalın halatları kesmektense, ters tarafa doğru döndürerek gevşetmek daha kolay bizim tecrübemize göre.
Tekneyi serbestledikten sonra Lodosa attığımız ilk tonozu aldık. Yaklaşık 50 metre naylon halat, bir o kadar 10'luk zincir ve ucunda 35 kg'luk admiraltiyi almak uğraştırdı ama becerdik bir şekilde. Diğerini toplamadan önce iskelede bira patates molası. Eşyalar yüklendi, tekneye yerleştik fakat bu arada rüzgar da sertledi. Ama bir şekilde kalan tonoz düzeneğini de güverteye alıp, Okluk'a veda ettik.
Rota Ören. Bu akşam hem bir akrabamızın düğünü var Ören'de, hem de tüm dostlar diğer Lotus'un kara parkı sebebiyle toplanmışlar, onlarla buluşup hasret gidereceğiz.
Hem de uzun zamandır marinaya girmeyen kayık da gün yüzü görür, biraz aklar paklarız diye düşünüyoruz.
Yola çıktıktan hemen sonra Körmen kayalıklarının altında kısa bir deniz molası verdik. Hava güzel, su soğuk. Biz çocuklarla botla sahile çıktık. Diğer herkes yüzdü. Asıl görev sahildeki plastik çöpleri, torbaya doldurup bota almak. Buu her seyahatte yapıyoruz, özellikle çocuklar varsa. Bence çevre bilincini geliştiren çok önemli bir uygulama...
Tamer'in dalışından akşamki istihkakı tedarik ettik, sağolsun. Vakitlice ayrılıp motor yelken kafadan gelen rüzgar ve denizle marinaya vardığımızda akşam 17.30'du. Marinanın tamiratı tam olmasa da yapılmış, geçen seneye kıyasla çok daha az sallanıyor gibi. Ama sadece bir gece kaldık. 19 Mayıs sebebiyle alay sancaklarımız donattık...
Akşamki yemek için hazırız. Yer deniz kıyısındaki Eftelya... Servis fena değil, mezeler iyi sayılır düzeydeydi. Hesap makul...
Arabayla tekneye dönüp yattık uyuduk.
17 Mayıs 2016 Salı
Gökova'da Eğitim Seferi-Mayıs 2016
Gökova'da bu sefer çoğunluğu tanıdık-eski dostlarla bir eğitim seferi gerçekleştirdik.
Sevgili Ercan'dan yine sanatsal bir çalışma... Teşekkürler
Sevgili Ercan'dan yine sanatsal bir çalışma... Teşekkürler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)