Gece çok soğuktu. Bir ara kalkıp Webasto bile çalıştırdım. Aslında hava kapalı veya yağmurlu değil ama çok soğuk esiyor. Gün içinde güneşle beraber ısınacak diye umuyoruz, moralimizi bozmuyoruz.
Herkes kalkınca kahvaltıya gittik. Köşedeki fırında çay ve bilumum börek çörek. Hesap her zamanki gibi makul. Seviyorum ben bu Sığacık'ı.
Dönüşte alışveriş, tekneye yerleştirme sonrasında her zamanki gibi Lotus'ta "bekleyen işler" uzun listesine saldırdım. Geçtiğimiz hafta sökemediğimiz Rutland'ın ayağını sağolsun Atilla Ağabey atölyede gebertmiş. Onu monte edeceğiz. Bu sayede ortalıkta yer kaplayan bir dolu ıvır zıvırdan kurtulacağız. Kızlı erkekli çalışarak lehundayı diktik. İlk gözlemime göre çalışıyor. Süperrr!
Bu seyahatte çok ihtiyacımız olacak çünkü çoluk çocuk, hiç elektrik olmayan yerlere gideceğiz.
Bu arada hala nereye gideceğimiz belli değil.
Atilla Ağabey'ler de marinaya geldiler. Nuri Ağabey'in yelkenleri yok. Uzun bir yol yapmak istemiyor. Belki tek tekne geliriz dediler. Eğer bize de uyarsa Nergis için ne düşünürsünüz diye sordular. Bayılırız diye cevap verdik.
Özdeniz ekibi de yeni aldıkları tekneyle seyre çıkmak istiyorlar. Bugün değil ama belki yarın sizi yakalarız diye cevapladılar. Gamze ve Ada'nın olması da ayrıca sevindirici. Çocuklar daha sabahtan çok iyi anlaştılar.
Biz önden çıktık. Hafif bir rüzgar var. Anayelkeni açamadım.
İlk durak Kokar. En dibe girip demir atma girişimimiz ırgatla ilgili sorunlar sebebiyle ertelendi. Hemen arkamızdaki Atilla ağabeyler demirledi. Biz üstlerine bağlandık.
Sohbet muhabbet ve ufak tefek işlerden sonra ayrılıp Nergis'e doğru rota tuttuk.
Teke burnunu dönünce denizler kafadan gelmeye başladı. Çocuklar uyandı herkes kokpitte. Soğuk esiyor. İlk defa Lotus'ta sprey hood olmasını istedim.
Oltalar suda ama gelen giden yok. Balık işini ertesi sabaha Tamer'in dalış organizasyonuna havale edeceğiz mecbur. Tamer iyi apneisttir ama dur bakalım kısmette ne var?
Demirimizi geçen sefer galvaniz Ultra ile değiştirmiştik. Çok iyi tutuyor ama maalesef ırgattaki şeytan kilidi (ayırıcı) ile ilgili bir mesele var. Eski zincir Sığacık koyunun dibindeki tonozda. Yeni zincir de dolanıp duruyor. Neyse çözeceğiz bir şekilde.
Akşam yemeği Çağla teknesinde. Çağla bir amatör tarafından Türkiye'de imal edilmiş ilk ve tek aluminyum tekne. Bir cerrah titizliği ile planlanmış ve imal edilmiş mükemmel bir işçilik eseri. Üstelik ben zaten "objektif" bakamıyorum Çağla'ya )))
Özetle hepimiz çok beğeniyoruz, hem Çağla'yı hem sahiplerini.
Bizi çok iyi ağırladılar bir ara 11 yetişkindik salonunda, gayet de güzel sığıştık.
Yattık uyuduk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder